Şeytandan ayet alan bir peygamber gerçek peygamber olabilir mi?Eğer bir peygamber şeytandan ayet alıyorsa ona nasıl güvenebilirsiniz?Hem de bu peygamber kendisine inananları kurtaracağına nasıl emin olabilirsiniz?
Kutsal Kitap sahte peygamberleri ayırt etmemiz için bize uyarmıştır.Rabbimiz bizi uyarmasaydı kim bilir kimlere inanacaktık ama Rabbin bunu bildirdiğine şükrederiz.Kutsal Kitap nasıl ayırt edeceğimizi şöyle bildirir.
Yas.18: 20 Ancak, kendisine buyurmadığım bir sözü benim adıma söylemeye kalkışan ya da başka ilahlar adına konuşan peygamber öldürülecektir.
Birincisi, eğer bir peygamber sahte ilahlar adına konuşursa, o kişi sahte peygamberdir. İkincisi, eğer bir peygamber Tanrı’dan bir söz aldığını söyler ama o söz Tanrı’dan değilse, o peygamber sahte peygamberdir.
Peki bunları İslam Peygamberine uyguladığımızda karşımıza ne çıkmaktadır. Öncelikle ikinci önermeyi ve sonucunu ele alalım. Bugün İslami kaynaklardan öğrendiğimiz bilgiler ışığında ‘’Şeytan Ayetleri’’ olarak anılan bir durumla karşı karşıya kalmaktayız. Bu olayı bize, Hristiyan ya da Yahudi kaynakları değil ama Müslüman kaynakları vermektedir. Bunların listesini David Wood kendi yazısında verir: Ibn Ishaq, Wakidi, Ibn Sa’d, al-Tabari, Ibn Abi Hatim, Ibn al-Mundhir, Ibn Mardauyah, Musa ibn 'Uqba, and Abu Ma'shar. Ayrıca Bu olay Sahih (yani sağlam) hadis kaynaklarında da (Örneğin Sahih Buhari, … ) bulunmaktadır. Turan Dursun’da bu olayı öldürülmeden önce yayınladığı ‘’Şeytan Ayetleri İslamın Gerçeği’’ adlı yazısında ele almıştır. Bu yazısında şunları söyler:
"Gördünüz mü Lat'ı, Uzza'yı, Menat'ı; İşte bunlar yüce turnalardır, şefaatleri de elbette ki umulur." (Muhammed)
"Şeytan Ayetleri" diye ünlenen sözlerin önce Kuran'a ayet olarak sokulduğu, bu sözlerde "Lat, Uzza, Menat" adlı tanrıçalar övüldüğü için putataparların, peygamber ve inanırlarıyla birlikte secde ettikleri, bir olay olarak kaynaklarda yer alır. Konu, bilim namusu içinde ve soğuk kanlı olarak tartışılmalıdır. Telaşa, heyecana gerek yok. Ortada bir olgu, bir gerçek varsa -ki vardır-, "hayır yok böyle bir şey" demekle yok olmaz.
Kimi polemikçiler, Humeyni'nin cinayete azmettirici fetvası doğrultusunda tutumlar sergilediler. Ve saldırı üstüne saldırıda bulundular.
Şimdi, olayın gerçekliğini dile getiren kanıtları görelim:
1-"Şeytan Ayetleri" olayına değindiği , bu olayı dile getirdiği savunulan ayetler:
a) Hacc suresinin 52. ayeti ve izleyen ayetler.
52. ayette, her peygamberin okuduğu şeye, şeytanın bir şeyler kattığı ama tanrının, şeytanın kattığını hükümsüz bıraktığı ve kendi ayetlerini geçerli -sağlam kıldığı, anlatılır. Görüldüğü gibi anlatım, Şeytan Ayetleri diye bilinen ayetlerin, Kuran'a sokulup sonra çıkarıldığı, sokanın şeytan, çıkaranın da Cebrail aracılığı ile tanrı olduğu yolundaki ifadelere uygundur. Zaten tefsirler de bunu için bu ayetleri, olayın yansıtıcısı olarak görürler. 52.ayetten sonraki ayetlerde de aynı olaya uygun anlatımlar bulurlar.
b) İsra suresinin 73. ve 75. ayetleri:
Bu ayetlerin anlamları şöyledir:
"Ey Muhammed! Seni, sana vahyettiğimizden uzaklaştırıp daha başkasını ileri sürerek bize iftira etmeye sürüklüyorlardı nerdeyse. O zaman seni dost bulacaklardı. Eğer seni pekiştirmiş olmasaydık, andolsun ki, onlara eğilim gösteriyordun, az kalsın. O zaman sana, yaşamı da , ölümü de kat kat azab biçiminde tattırırdık. Sonra da bize karşı bir yardımcı bulamazdın."
Hadisler:
Hadis 1: "Peygamber Mekke'de Necm suresini okurken secde etti ve onunla birlikte,-aldığı toprağı alnına götüren yaşlı birinin dışında Müslüman ve putatapan herkes secde etti." Kaynak: Buhari (hadis no:555), Tirmizi ve öteki hadis, fıkıh kitapları.
Hadis 2: "Peygamber Mekke'de iken Necm suresini okuyordu, Lat'ı, Uzza'yı ve bir öteki, üçüncü (put) olan Menat'ı gördünüz mü ?" diyen yere gelince şeytan, peygamberin diline şunu atıverdi
"İşte bunlar, yüce turnalardır. Şefaatleri de elbette ki umulur." Bunun üzerine putataparlar:
"Muhammed daha önce değil, bu gün tanrıçalarımızı iyi sözlerle andı!" dediler.
Yine bunun üzerine Peygamber secde etti ve onlar da secde ettiler. İşte bu nedenle de Tanrı şu ayeti indirdi:
"(Ey Muhammed!) Senden önce hiçbir peygamber yoktur ki, şeytan onun okudukları arasına, bir şeyler katıp bırakmasın. Tanrı, şeytanın bıraktığını bozar, kendi ayetlerini güçlendirir. Tanrı bilendir, hikmetlidir." (Hacc suresi, ayet:52) (Anlatan Peygamberin arkadaşları: Abdullah İbn Abbas'ın da içinde olduğu bir topluluk. Kaynak: Süyuti, İbn Hacer)
Ve çok açık görülüyor ki:
Putataparların Peygamberle birlikte secde etmelerinin nedeni :"Peygamberin üç putu (Lat, Uzza, Menat) öven sözlerle anması ve bunu, ayet olarak okumasıdır." Bu sözlerin oluşturduğu ayetler, tanrının ayetleri değil "şeytanın ayetleri"dir. Bu ayetler sonradan sureden çıkarılmıştır. Hacc suresinin 52. ayetinde anlatılanda budur.
Bu konuda uzun söze gerek yok. İslam dünyasının en büyük uzmanlarından Suyuti ve İbn Hacer "hadis"i sağlam ve olayı gerçek kabul ediyorlar. Süyuti'de, İbn Hacer'de İslam dünyasında hangi hadisin sağlam, hangisinin çürük olduğunu en iyi bilen kişiler olarak kabul edile gelmiş uzmanlardır. Ve bunlar için de "dinsiz, İslam düşmanı" suçlaması yapılamaz.1
Bu olaya tarih içerisinde ve günümüzde bazı İslam Alimleri karşı durmaktadır ama bu olay ayetlerin anlaşılması açısından, Hadislerin Kuran ayetleri ile uyumu açısından ve büyük islam alimlerinin tefsirlerinde bu olaydan bahsetmeleri açısından olmaması düşünülemeyecek kadar gerçek olduğu İslami kaynaklarda belgelenmiştir.
İslam Dünyasının ünlü Alimlerinden ve Tefsircilerinden biri olan Ebu Cafer Taberi kendi tefsirinde şöyle diyor:
Allah’ın habercisi Halkının nasıl kendisine sırt çevirdiğini gördüğü ve Allah onlara getirdiği mesaja uzak durduklarını görüp acı duyduğunda, O, Allahtan kendisi ile halkını uzlaştıracak bir mesaj gelmesini yürekten arzu etti. Halkına duyduğu sevgi ve onların esenliği için gösterdiği çaba ile halkının neden olduğu bazı güçlükler giderilebildiği takdirde kendini çok mutlu hissedecekti. O kendisi ile mücadele etti ve böyle bir neticeyi içtenlikle arzu etti. O zaman Allah şu vahyi gönderdi:
Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız (Muhammed haktan) sapmadı ve azmadı. Ve o, hevasından (kendiliğinden) konuşmaz.
Şu sözlere geldiğinde:
Lat'ı, Uzz’yı ve Üçüncü olan Menat’ı hiç düşündünüz mü,
Bu esnada şeytan gönlünden geçirip de kavmine getirmek istediği şeyi onun lisanına atıverdi:
İşte bunlar yüce turnalardır, şefaatleri de elbette ki umulur." (Al-Tabari p.108)
Müslümanları Garanik öyküsü dedikleri bu olayın detaylarına girmeyeceğim ama şunu belirtmekte fayda var. Bir çok Müslüman bu olayın uydurma olduğunu kanıtlama girişimindedir. Bazıları bu olayın sadece Taberi’de geçtiğini söyler. Öncelikle Turan Dursun’un kendi yazısında da belirttiği gibi bu olay sadece Taberi’de geçmez. Taberi’den önce Muhammed Ibn İshak’ın ünlü ‘’Siret’’ kitabında da geçer. Ayrıca büyük İslam Alimlerinden Celaluddin Suyuti ve Ibn Hacer( el- Askalani) bu olay ile ilgili kaynakları sağlam ve gerçek olarak kabul eder. Son bir notta düşmekte fayda var. Birçok Müslüman hadislerdeki farklılıkları göstererek bunların doğruluğundan kuşku duyulmasını sağlar ama maalesef bu yöntemi ilk olarak sadece istenilmeyen olaylarda uygulamak biraz garip olacaktır. İkinci olarak, farklılıklar bir kenara hadislerde anlatılan ortak nokta böyle bir olayın gerçekleştiğidir. Bu yüzden olayın içerisindeki bazı durumlardan şüphelenseniz dahi olayın gerçekliğinden şüphe edemezsiniz.
Tüm bu bilgiler ışığında tekrar Yasa’nın Tekrar’ı 18:20 ayetine dönelim ve ikinci önermeyi değerlendirelim. Tanrı’dan almadığını Tanrı’danmış gibi gösteren kişinin sahte peygamber olduğunu görmüştük. Bu olayda da bariz bir şekilde Muhammed, Allah’tan almadığını Allah’tanmış gibi göstererek 20. Ayete göre sahte bir peygamber olduğunu göstermektedir.