İncil kelimesi dilimize Arapça’dan geçmiştir. Orijinal adı Grekçe “evangelion” sözcüğünden gelir. Bu da “sevindirici haber”, “müjde” anlamına gelir. Özellikle ülkemizde neden dört tane müjde kitabının var olduğunu soran ve buna anlam veremeyen birçok kişi var. Dört tane müjde kitabının olmasından dolayı bu kitaplar arasında tutarsızlık olduğunu, aralarında farklar bulunduğunu söyleyen kişilerin sayısı hiç az değil. Bu yüzden neden dört müjde kitabı var ve buradaki temel amaç nedir bunu açıklamak gerekir.
Tanrı’nın Kutsal Kitap’ı oluştururken aynı olayların aktarımı için dört ayrı tanık seçmesinin belirli sebepleri vardır. Bu sebeplerden ilk olarak ele almamız gerekeni hukuki anlamdaki tanıklıktır. Kutsal Yasa’ya dayanan Yahudi hukuk sistemine göre bir olayın geçerliliğinin ispatı için tek kişinin tanıklığı geçersizdir. En az iki ya da üç kişinin tanıklılığı gerekir ki, Kutsal Kitap bu konuda net olarak dört tanık ortaya koymaktadır.
Matta, Markos, Luka ve Yuhanna kitapları dört müjde kitabını oluşturur. Bu kitaplar bizlere Mesih’in yaşamını, yaptıklarını, mucizelerini, öğretişlerini ve öğütlerini anlatır. Hepsinin ortak olarak anlattıkları olaylar olduğu gibi, farklı noktalara değinmişlikleri de vardır. Kitapların tümünde de Mesih’in yaptığı her şeye tam olarak değinilmez, ancak Ruh esiniyle yazılmış olan bu yazılarda bizlere yetecek, gerekli olan kadar her şey anlatılır. Dört müjde bize dört farklı müjde vermez. Hepsi aynı müjdeyi verir, aynı Mesih’i müjdelerler. Yazarlar dört farklı gözden olayları anlatırlar ancak temel nokta dördünde de aynıdır. Kitapların birbirleriyle aralarında bir anlaşmazlık, ayrım veya yorum farkı bulunmaz. Dolayısıyla dört müjde kitabı olsa da, verilen müjde mesajı tektir.
Dört müjde kitabının amacı birbirleriyle aynı olan olayları anlatmak değildir. Eğer aynı olan olaylar anlatılacak olsaydı, tek bir kitap yazılır ve olaylara uzunca değinilirdi. Ancak dört müjdenin de yazıldığı hedef kitlesi açısından farklı anlatım şekilleri vardır. Örneğin Matta müjdesi bol bol Eski Antlaşma’dan alıntılar yaparak, Yahudi halkının anlayabileceği şekilde İsa Mesih’i müjdelemiştir. Bunun gibi Markos ise Romalıların anlayabileceği şekilde olayları anlatmıştır. Markos müjdesinde mucizelere çok yer vermiştir ancak benzetmelere az yer vermiştir. Luka’nın müjdesine baktığımızda Greklerin anlayabileceği şekilde olayları anlattığını görürüz. Yuhanna müjdesine baktığımızda ise daha genel bir anlatım, tüm diğer ulusların anlayabileceği türden evrensel bir dil kullanılmış olduğunu görürüz. Dolayısıyla bu kitaplar yazılış amaçlarıyla, Mesih’in müjdesini farklı uluslara, farklı ırklara anlatmak amacıyla yazılmıştır. Böylece her ulustan insan Mesih’in doğumunu, vaftiziyle görevine başlayışını, çarmıh yolundaki acılarını, günahlarımıza karşılık kurban oluşunu ve çarmıhtaki ölümünden üç gün sonra dirilişini duymuş olacaktır. Dört müjdenin verdiği en temel mesaj budur ve bu tüm Kutsal Kitap’ın en temel noktasıdır.
Dünyanın uçlarında,yaklaşık iki bin yıldır bir birinden olabildiğince farklı milyonlarca insan bu Kutsal Satırlar’ı okumuş ve aynı merkezi ışığı farklı kelimelerin yarattığı farklı kanallardan yüreğine almıştır.Kimisi Markos’un yalın anlatımı aracılığıyla Yeşua Mesih’in mucizevi işlerinden etkilenmiş,kimisi Yuhanna’nın sanatlı,harikulade anlatımıyla Mesih’in Tanrısallığı ile mest olmuş,Matta’nın anlatımıyla Mesih’le ilgili Eski Ahit peygamberliklerini keşfe çıkmış ve kimisi de Luka aracılığıyla tarihsel araştırma yapar ve binyıllardır el değmemiş tozlu parşömenleri aralarcasına Mesih’i bulmuş ve sevmiştir.
Bu bakış açıları ekseninde sadece yapmamız gereken Tanrı’ya yaptığı harika kurtuluş planı için,bizi öncesizlikten beri seçtiği ve kendine ayırdığı için,Oğlu Yeşua Mesih aracılığıyla bizi kurtardığı için ve Kutsal Kitap’ı aracılığıyla tüm bunları okumamızı ve yüreklerimize dokunarak anlamamızı sağladığı için teşekkür etmektir.
Yaşadığımız kültür içerisinde daha iyi anlaşılır şekilde bu kitaplara bakacak olursak, bunları dört ayrı bölüm olarak söylememiz yanlış olmaz. Kutsal Kitap toplam 66 bölümden oluşur. Bunların ilk 39 bölümünü Eski Antlaşma kitapları, diğer 27 bölümünü ise Yeni Antlaşma kitapları oluşturur. Tevrat ve Zebur olarak da bilinen Eski Antlaşma bölümü Mesih’in doğumundan önceki dönemi yaratılıştan itibaren anlatırken, Yeni Antlaşma bölümü Mesih’in doğumu ve sonrasında gelişen olayları anlatır. İncil adını verilen, dört müjde kitabı da Yeni Antlaşma bölümünün ilk dört kitabıdır. Dolayısıyla müjde kitapları, Tanrı’nın Kutsal Kitabının bir parçasıdır. Ancak ülkemizde İncil kelimesi, tüm Yeni Antlaşma bölümü için de kullanılmaktadır.