12.03.2013

Hristiyanlıkta Kadının Değeri

Önceki gün Dünya Kadınlar Günüydü ve buna paralel olarak Hristiyanlıkta Kadının yeri ve önemini yazmayı karar verdim.Unutmadan tüm Kadınların Dünya Kadınlar Gününüzü kutluyorum.Konumuza gelirsek günah ve orjinal günahtan bahsederken Kadının Adem'in kaburga kemiğinden yaratılması Kadını hor görmek değil mi ve Adem'i Kadının Havva'nın günaha ortak etmesi zayıflık değil mi diye sormuştum ve bunu da sonra göreceğiz demiştim işte bu yazımda genel olarak Hristiyanlıkta Kadının yeri ve öneminden ve bu sorulara açıklık getireceğim.

Kadının Yaratılması


Kutsal Kitap'ta İlk Kadın Havva'nın Adem'in kaburga kemiğinden yaratıldığını söylemektedir(Yar.2:21-22).Bu ne demek Kadını hor görmek mi?Hayır,çünkü Tanrı insanı yaratırken kendi suretinde yaratırken insanı erkek ve dişi olarak eşit olarak yaratmıştı.Kutsal Kitap'ta bu şöyle dile getirilir.



“Tanrı. ‘İnsanı kendi suretimizde kendimize benzer yaratalım’ dedi.... Tanrı insanı kendi suretinde yarattı.Böylece insan Tanrı suretinde yaratılmış oldu. İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı.” (Yaratılış 1:26,27)



Ayetlerde de gördüğümüz gibi Tanrı insanları kendi suretinde yarattı. Suretinde ne demektir? Yani kendi benzeyişinde yaratmıştır. İçimizde Tanrı’dan bir parça vardır. İnsan yaratılırken Adem önce kadın sonra yaratılmıştır bu doğrudur. Ancak Tanrı'nın benzeyişinde yaratılmış olmamız eşittir. Tanrı'nın gözünde bu yüzden hepimiz değerliyiz.Önce Havva yaratılmış olmuş olsaydı bu sefer de Adem Havva'nın durumunda olacaktı.Kimin önce yaratılmış olması üstünlüğü belirtir mi?Aslında Havva'nın ikinci olarak yaratılmış olması Adem'in eksikliğini tamamlamak için yaratılmıştır bu da bir derece üstünlük olabilir,genelde ilk yapılan hatalı olduğu gibi.



Daha sonra Tanrı önce Adem'i topraktan(Yar.2:7) ve sonra da Kadını Havva'yı kaburga kemiğinden yarattı(Yar.2:21-22).Kaburga kemiğinden yaratılma ne demek? Eğer Tanrının yoktan bir insan yaratırken kaburga kemiğinden yaratması zor olmasa gerektir.Başka anlamı ise Tanrı'nın gözünde insan iki kişi değildir. Bir bütünün iki parçasıdır. İnsan sadece kadın ya da erkek değildir. İnsan eşittir erkek ve kadındır. Yaratılışta mükemmel olan kadın ve erkek beraberliğini Tanrı her zaman arzulamaktadır ve bu yüzden Tanrı Adem'in eksiğini tamamlaması için yardımcı olarak Kadını kaburgasından yaratıp tek beden olsunlar istedi.

''Bu nedenle adam annesini babasını bırakıp karısına bağlanacak, ikisi tek beden olacak.''(Yar.2: 24)

“Çünkü kadın erkekten yaratıldığı gibi erkekte kadından doğar.”(1. Korintliler 11:12)


Bu “yardımcı” sözcüğüne biraz yer ayırmak istiyorum. Çünkü bu sayede kadının Tanrı’da gerçek yaratılış amacını biraz olsun anlayabiliriz. Yardımcı sözcüğü Kutsal Kitap’ın yazıldığı dil olan İbranice’de “ezer” sözcüğüdür. Bu ayette “yardımcı yaratacağım” ifadesi ile “bir ezer yaratacağımı kasteder. “Ezer” kelimesinin Kutsal Kitap’ta diğer kullanılış yerlerine bakarsak tam olarak Tanrı'nın ne demek istediğini anlayabiliriz.


“Babamın Tanrısı bana yardım etti....” Mısırdan Çıkış 18:4



“Yardım göndersin sana kutsal yerden” Mezmurlar 20:2



Umudumuz Rab’dedir, Yardımcımız kalkanımız O’dur. Mezmur 33:20


“Gözlerimi dağlara kaldırıyorum Nerden yardım gelecek” Mezmur 121:1


Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. (kitapçığın sonunda “ezer sözcüğünün kullanıldığı yerlerin bir listesini bulabilirsiniz) Dikkat ederseniz hep Tanrı'nın yardımı konusunda kullanılmış bir ifadedir. Tanrı kadını yaratırken yardımcı sözcüğü ile erkeğe güç veren her konuda onu destekleyen güç anlarında ona yardım eden bir yardımcı olmasını istedi. Ona kendi insanlara nasıl yardım ediyorsa kadının da erkeğe öyle yardım etmesini istedi. O erkeğe bir yardımcı yarattı köle değil.



Burada kadına düşen sorumlulukta büyüktür. Saygı ve sevgiyle erkeği destek olmakla vazifelendirilmiştir. Mükemmel olan yaratılışın kadın ve erkek için olan planı buydu.

Kadın Tanrı’nın gözünde değerlidir. Çünkü onu erkek gibi kendi benzeyişinde yarattı. Ona canı ve ruhu veren Tanrı’dır. Kadının değeri kendi yaratanının değerinden gelmektedir. Günümüz dünyası ne yazık ki bu değerin çok uzağındadır.

Feministler(Feminizm:Toplumda kadının haklarını çoğaltma, eşitlik sağlama amacını güden düşünce akımı) çoğunlukla kadınlara karşı davranışlardaki kusurlar konusunda çeşitli dinleri tenkit ederler. Kesinlikle de haklıdırlar. Kadınların din kullanılarak kötü muameleye tabi olması hem ülkemizde hem de bütün dünyada yaygın görülen bir durumdur. Bir çok feministin bilmediği bir şey var o da, İsa Mesih'in feministlerin en büyük destekçisi olduğudur.İsa Mesih'in yaşadığı Ortadoğu kültürene bakalım. Yahudi hahamların kapılarında şu ibareye sık sık rastlanırdı: 

"Tanrım beni kadın yaratmadığın için sana şükürler olsun." Kadınlar din yaşamından uzaklaştırıldıkları gibi, Tevrat'ı nadiren ve gizli şekilde öğreniyorlardı. İsa Mesih ise, birçok kadını halkın gözü önünde öğrenci olarak yetiştirdi ki, bu durum Yahudi din adamlarını çileden çıkarttı. Kadınlardan ve erkeklerden oluşan kalabalıklara öğretişlerde bulundu, mucizeler sergiledi, hastaları iyileştirdi.

İsa Mesih, onların cinsel ayrımcı sosyal yasalarına meydan okudu. O zamanlarda bir yasa, herhangi bir sebepten dolayı karısını boşaması için bir kocaya izin veriyordu; örneğin, geç hazırlanan yemek. Bu yasanın kadınlara getirdiği zalimliği ve emniyetsizliği bir hayal edin. Tabii ki tahmin edebileceğiniz gibi bir kadın asla kocasını boşayamazdı. İsa Mesih, hem erkeğin hem kadının diğerini boşama hakkı olduğunu, ancak boşanmanın da sadece zina durumunda meşru olduğunu, çünkü Tanrı'nın evliliği anlayışında boşanma kesinlikle olmadığını öğretti.



Kutsal Kitap’ın Eski Antlaşma bölümü olan Tevrat’ta ilerlemeye devam ettiğimizde Tanrı'nın kadına kaybolan saygısını geri vermek için pek çok kural koyduğunu okuruz.


İncil’de İsa Mesih’in kadına nasıl bir değer verdiğini okuyabiliriz;



“İsa Zeytin Dağına gitti. Ertesi sabah erkenden yine tapınağa döndü. Bütün halk O’nun yanına geliyordu. O da oturup onlara öğretmeye başladı. Din bilginleri ve Ferisiler zina ederken yakalanmış bir kadın getirdiler. Kadını orta yere çıkararak İsa’ya “Öğretmen bu kadın tam zina ederken yakalandı” dediler. “Musa Yasa’da bize böyle kadınların taşlanmasını buyurdu, sen ne dersin.?” Bunların İsa’yı denemek amacıyla söylüyorlardı. O’nu suçlayabilmek için bir neden arıyorlardı.



İsa eğilmiş parmağıyla toprağa yazı yazıyordu. Durmadan aynı soruyu sormaları üzerine doğruldu ve “İçinizde kim günahsızsa ilk taşı o atsın” dedi.



Sonra yine eğildi toprağa yazmaya başladı. Bunu işittikleri zaman başta yaşlılar olmak üzere birer birer dışarı çıkıp İsa’yı yalnız bıraktılar. Kadın ise orta yerde duruyordu. İsa doğrulup ona “Kadın nerede onlar? Hiçbiri seni yargılamadı mı? Diye sordu. Kadın “Hiçbiri efendim.” Dedi. İsa “Ben de seni yargılamıyorum” dedi. “Git artık bir daha günah işleme” Yuhanna 8:1-11



Bu İncil’in en çok bilinen pasajlarından biridir. Günahsız olan ilk taşı atsın sözü ünlüdür. Ancak bu olayın daha derinlerinden büyük gerçekler yatmaktadır.

İsa Mesih’i neden sınamak istiyorlardı? Çünkü Kutsal Yasa’nın söylediklerini başka bir bakış açısıyla insanlara açıklıyordu. Bu yüzden Kutsal yasa’ya göre en ciddi ve ölüm cezası gerektiren bir suçla karşısına gelerek ne yapacağını görmek istediler. Zina Tanrı'nın gözünde çok çirkin bir şey idi. Çünkü böylece Tanrı'nın yaratmış olduğu bedeni ve ruhu kirletiyordunuz. Tanrı'nın büyük saygı duyduğu evlilik kuruman karşı işlenmiş büyük bir suçtu aynı zamanda zina.

Bu kadın bu işi pek çok defalarca yapmış bir kadındı. Para ile bedenini pazarlıyordu. Aslında herhalde zina ederken pek çok kere yakalama fırsatları vardı. Ancak bu fırsatı şimdi kullanmak istediler. “Kutsal Yasa’ya göre bu kadının taşlanması gerekir” diyen Ferisi yani din bilgini bu konuda bütün gerçeği söylüyor muydu? Kutsal Yasa’daki bu ayete bir bakalım.

“Biri başka birinin karısıyla, yani komşusunun karısıyla zina ederse hem kendisi hem de zina ettiği kadın kesinlikle öldürülecektir.” Levililer 20:10

“Eğer bir adam başka birinin karısıyla yatarken yakalanırsa hem kadınla yatan adam hem kadın ikisi de öldürülecek.” Yasa’nın Tekrarı 22:22

Ferisinin bahsettiği ayetler yukarıdadır. Ancak görüldüğü gibi Din Bilgini gerçekten doru söylüyordu kadın öldürülecekti ama eksik bir şey var.. Erkekte öldürülecekti peki bu olayda erkek nerede? Her şeyde olduğu gibi insan kendi yetkisini güçlü olandan yana kullanarak hiçbir dayanağı olmayan bir kadını ortaya sermiş ,kendi hemcinsini kurtarmıştı.

Ama İsa Mesih bunun böyle olduğunu biliyordu ve gerçeği onlara kendi merhametli üslubuyla açıkladı. Normal erdemli namuslu kadınları bile hor gören bir erkek egemen toplumda İsa Mesih böyle bir günahkar kadının saygısını yeniden kazandırıyordu. Erkeklere seslendi “Günahsız olan ilk taşı atsın” herkes kendi vicdanıyla baş başa kaldı. Dağıldılar. Kadın, İsa Mesih’in önünde duruyordu. İsa Mesih o anda Sevgi ve Merhamet yasasını yürürlüğe koydu “Ben de seni yargılamıyorum”Yahudi din adamları bu olayda İsa Mesih'i tuzağa düşüreceklerini sanmışlardı. Eğer kadını serbest bıraksaydı o zaman Yasa'ya karşı gelmiş olacaktı, eğer kadını taşlasaydı merhamet ve kadınlar hakkında yaptığı konuşmalar ile çelişecekti. Ancak İsa'nın sözleri ve varlığı grubun susup tek tek uzaklaşmasına sebep oldu, İsa arkasından sadece Tanrı'nın sahip olduğu bir yetkiyle kadını bağışladı.

Bir yazar şu yorumu yapmıştır: "Kadınların ve diğer mazlumların durumu hakkındaki o devrin genel yargıları ve görüşleri İsa Mesih tarafından baş aşağı edilmiştir."İsa Mesih haç üzerinde can verirken bir çok havarisinin kaçmış olması, ancak birkaç kadının O'nun başında beklemiş olması bu durumu daha iyi açıklayan bir örnek değil midir? İsa Mesih ölümden dirildikten sonra ilk olarak kadınlara gözükmüştür. 

Bu dikkate değer bir durumdur. İsa Mesih'in ölümden dirilmesi, O'nun Tanrı olduğuna dair iddialarının ispatı olmuştur. Kadınların o kültürde statülerinin düşük olmasına, dini veya sosyal söz hakları olmamalarına rağmen, İsa Mesih diğerlerine O'nun ölümden dirilmesi bilgisinin iletilmesi rolünü kadınlara verdi. Niçin? Belki İsa Mesih, hem kadınların, hem erkeklerin günahları için ölmüş olduğu gerçeğini vurgulamak istedi. Belki İsa Mesih, hem kadınların hem erkeklerin tamamen bağışlanmaları için geldiğini ve onları yönlendireceğini, sonsuz hayat ve huzur vereceğini göstermek istedi.


Kadın Tanrı’nın gözünde değerlidir. Yetki elinde bulunduran için büyük bir sorumluluktur. Tanrı’nın güzündeki değerini bilen bir kadın için hayata bakış açısı değişir. Çünkü artık onu seven ve değer veren biri vardır. Yetkiyi kötüye kullanmaya meyilli pek çok insan olsada etrafımızda bizim için yetkisini sevgiyle kullanan biri var. Bunun değerini bilmeliyiz.

İncilde Tanrı’nın kadına bu yeni düzende verilen değer özetlenmiştir.

“Artık ne Yahudi ne Grek, ne köle ne özgür, ne erkek ne dişi ayrımı var. Hepiniz Mesih İsa'da birsiniz.” Gal.3: 28

Sorun sadece kadının erkek ya da toplum tarafından hak ettiği değeri alması değildir.

Hiç kimse bize önem vermiyorsa bile biri bizi önemsiyor ve seviyor. Bu kişi Tanrı’dır. Tanrı’nın kendisi bizi seviyor ve değer veriyor.

O’na iman ettiğimizde bir gün Tanrı’nın Egemenliğinde özlediğimiz sevgiyi ve saygıyı alacağız. O’na inanan ve seven herkes o gün hak ettiği karşılığı alacaktır.

Havva'nın Adem'i Günaha Ortak Etmesi

Gelelim Havva'nın yılan tarafından aldatılıp günaha düşmesi ve Adem'i buna ortak etmesi zayıflık değil mi sorusuna.Havva yasak meyveyi yemiş ve ilk günahı işleyen insan olmuştu.Peki burada sadece Havva yani Kadın mı suçlu,tabi ki değil,çünkü Tanrı insanlara özgür irade vermiş bu irade ile doğru ve yanlışı Tanrının emrini ve yasaklarını seçmesini istemiştir.

İşte bundan dolayıdır ki Adem de kendi iradesiyle kendi günahını işlemiştir ama adil olmak içinde Havva'nın buna teşvik etmiş olması fakat burada şunu da gözden kaçırmamak gerekir ki önce yılan neden Havva'ya geldi ve onu aldatmak istedi?Cevabı şu olabilir mi?Yılan Adem'i aldatamayacağını anladığından kendisinden ve Adem'dem zeki olmuş olabileceğini düşünmüş olabilir.Bu da Kadına artı bir ayrıcalıktır aslında.

Kadınların Peygamber Olması

Kutsal Kitab'ın Kadına önem verdiği diğer konuda erkekler gibi eşit şekilde peygamber olmasıdır.Kutsal Kitap'ta dört Kadın Peygamber vardır bunlar;Tevrat'ta olanlar Miryam,Debora,Hulda Peygamberler,İncil'de ise Anna adlı yaşlı Peygamber Kadın vardır.  

Çık.15: 20 Harun'un kızkardeşi Peygamber Miryam tefini eline aldı,bütün kadınlar teflerle, oynayarak onu izlediler.

Hak.4: 4 O sırada İsrail'i Lappidot'un karısı Peygamber Debora yönetiyordu.

2.Ta.34: 22 Hilkiya ile kralın gönderdiği adamlar varıp tapınaktaki giysilerin nöbetçisi Hasra oğlu Tokhat oğlu Şallum'un karısı Peygamber Hulda'ya danıştılar. Hulda Yeruşalim'de, İkinci Mahalle'de oturuyordu.

Luk.2: 36-37 Anna adında çok yaşlı bir kadın peygamber vardı. Aşer oymağından Fanuel'in kızıydı. Genç kız olarak evlenip kocasıyla yedi yıl yaşadıktan sonra dul kalmıştı. Şimdi seksen dört yaşındaydı. Tapınaktan ayrılmaz, oruç tutup dua ederek gece gündüz Tanrı'ya tapınırdı. 

Evlilik ve Boşanma

Kutsal Kitapta evlilik konusunda ise tek eşlilik bulunuyor ve öyle ki kadın ve erkek tek beden olup birbirlerini tamamlasınlar.Ne erkeğe çok eş alma veriyor ne de kadına her ikisi de eşittirler.

Mat.19: 4-5 İsa şu karşılığı verdi: "Kutsal Yazılar'ı okumadınız mı? Yaradan başlangıçtan 'İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı' ve şöyle dedi: 'Bu nedenle adam annesini babasını bırakıp karısına bağlanacak, ikisi tek beden olacak.'


Mat.19: 6 Şöyle ki, onlar artık iki değil, tek bedendir. O halde Tanrı'nın birleştirdiğini, insan ayırmasın."

Boşanma konusunda ise İncil buna yasak getirmiştir.Zinanın yasak olduğu gibi kadın ve erkek birbirlerinden boşanırlarsa zina etmiş olacaklarını belirtir.

Mat.5: 27 'Zina etmeyeceksin' dendiğini duydunuz.



''Mat.5: 31-32 'Kim karısını boşarsa ona boşanma belgesi versin' denmiştir.''Ama ben size diyorum ki, karısını fuhuş dışında bir nedenle boşayan onu zinaya itmiş olur. Boşanmış bir kadınla evlenen de zina etmiş olur." Bu erkek için boşanmanın yasak olduğudur.

Mar.10: 12 "Kocasını boşayıp başkasıyla evlenen kadın da zina etmiş olur." Bu ayet de kadın için boşanmanın yasak olduğudur,her iki insan da eşit durumdadır.

Tevratta Kadına verilen Miras Hakkı

Tevrat'ın kadının miras konusunda ise bir adaletsizlik görülmemektedir.Musa'dan önce İsrailliler kadını ikinci sınıf olarak görülerek babası ölen adamın oğlu olduğu zaman ona miras veriliyor,öldüğünde ise kızlara miras verilmiyordu.Ama Musa geldiği zaman babası ölen kızlar oğlu da olmayınca miras alamadıkları için o dönemin erkek hegomanyasına başkaldırarak miras haklarını istemişlerdir.Kızların bu davranışları o zamanlara göre adeta bir devrim gibiydi.Musa da bunu Rabbe sorarak ne yapması gerektiğini sormuş ve Rab de İsraillerin bu adaletsiz durumunu görerek kızlara da miras verilmesini istemiştir.
Say.27: 1-11 Yusuf oğlu Manaşşe'nin boylarından Manaşşe oğlu Makir oğlu Gilat oğlu Hefer oğlu Selofhat'ın Mahla, Noa, Hogla, Milka, Tirsa adındaki kızları, Buluşma Çadırı'nın girişinde Musa'nın, Kâhin Elazar'ın, önderlerin ve bütün topluluğun önüne gelip şöyle dediler:"Babamız çölde öldü. RAB'be başkaldıran Korah'ın yandaşları arasında değildi. İşlemiş olduğu günahtan ötürü öldü. Oğulları olmadı.Erkek çocuğu olmadı diye babamızın adı kendi boyu arasından neden yok olsun? Babamızın kardeşleri arasında bize de mülk verin."Musa onların davasını RAB'be götürdü.RAB Musa'ya şöyle dedi:"Selofhat'ın kızları doğru söylüyor. Onlara amcalarıyla birlikte miras olarak mülk verecek, babalarının mirasını onlara aktaracaksın."İsrailliler'e de ki, 'Bir adam erkek çocuğu olmadan ölürse, mirasını kızına vereceksiniz.Kızı yoksa mirasını kardeşlerine,kardeşleri yoksa amcalarına vereceksiniz.Amcaları da yoksa, mirasını bağlı olduğu boyda kendisine en yakın akrabasına vereceksiniz. Yakını mirası mülk edinsin. Musa'ya verdiğim buyruk uyarınca, İsrailliler için kesin bir kural olacak bu."
Eyüp.42: 15 Ülkenin hiçbir yerinde Eyüp'ün kızları kadar güzel kızlar yoktu. Babaları, kardeşlerinin yanısıra onlara da miras verdi.

Eyüp peygamber zamanına gelindiğinde ise erkekler gibi kadınlar miras alabilmişlerdir.

Karı Koca İlişkileri

Evlilik ile birleşen karı koca tek beden olmuşlardır ancak bu ayetlere göre kadının kocasına bağımlı olmasını istemektedir.

1.Pe.3: 1-2 Bunun gibi, ey kadınlar, siz de kocalarınıza bağımlı olun. Öyle ki, kimileri Tanrı sözüne inanmasa bile, Tanrı korkusuna dayanan temiz yaşayışınızı görerek söze gerek kalmadan karılarının yaşayışıyla kazanılsınlar.

1.Pe.3: 6 Örneğin Sara İbrahim'i "Efendim" diye çağırır, sözünü dinlerdi. İyilik eder, hiçbir tehditten yılmazsanız, siz de Sara'nın çocukları olursunuz.

1.Ti.2: 11 Kadın sükûnet ve tam bir uysallık içinde öğrensin.

1.Ti.2: 12 Kadının öğretmesine, erkeğe egemen olmasına izin vermiyorum; sakin olsun.

1.Ti.2: 13-14 Çünkü önce Adem, sonra Havva yaratıldı; aldatılan da Adem değildi, kadın aldatılıp suç işledi.

Tit.2: 1 Sana gelince, sağlam öğretiye uygun olanı öğret.

Tit.2: 2 Yaşlı erkeklere ölçülü, ağırbaşlı, sağduyulu olmalarını buyur. İmanda, sevgide ve sabırda sağlam olsunlar.

Tit.2: 3 Aynı şekilde yaşlı kadınlar saygın bir yaşam sürmeli. İftiracı, şaraba tutsak olmamalı; iyi olanı öğretmeli.

Tit.2: Tit.2: 4-5 Öyle ki genç kadınları, kocalarını ve çocuklarını seven, sağduyulu, temiz yürekli, iyi birer ev kadını ve kocalarına bağımlı olmak üzere eğitebilsinler. O zaman Tanrı'nın sözü kötülenmez.

Tit.2: 6 Genç erkekleri de sağduyulu olmaya özendir.

Ef.5: 22 Ey kadınlar, Rab'be bağımlı olduğunuz gibi, kocalarınıza bağımlı olun.

Ef.5: 23 Çünkü Mesih bedenin kurtarıcısı olarak kilisenin başı olduğu gibi, erkek de kadının başıdır.

Burada ''erkek kadının başı'' derken her erkek için değil sadece evli erkekler için geçerli olduğudur.Çünkü grekçede erkek ile koca aynı kelime olduğudur.Kadının ruhsal başı Mesihtir.Eğer erkeğin ruhsal başı erkek olsaydı kadın Tanrı'ya iman edebilir miydi? yada kadın iman etmiş ise erkek etmemiş ise o zaman ruhsal baş olmamış olurdu.

Ef.5: 24 Kilise Mesih'e bağımlı olduğu gibi, kadınlar da her durumda kocalarına bağımlı olsunlar.

Burada erkeğinde kadının başı Mesih olduğuna göre kadınlar ancak erkeklerin Mesih'e bağımlı olduğu durumda bağımlı olurlar.Eğer erkek kadından Tanrı'nın emirlerine karşı bağımlı olmasını isterse kadın erkeğe değil Tanrı'ya bağımlı olacağını ifade eder.

1.Ko.14: 34 Kadınlar toplantılarınızda sessiz kalsın.Konuşmalarına izin yoktur. Kutsal Yasa'nın da belirttiği gibi, uysal olsunlar.


1.Ko.14: 35 Öğrenmek istedikleri bir şey varsa, evde kocalarına sorsunlar. Çünkü kadının toplantı sırasında konuşması ayıptır.

1.Ko.11: 8 Çünkü erkek kadından değil, kadın erkekten yaratıldı.

1.Ko.11: 9 Erkek kadın için değil, kadın erkek için yaratıldı.

Bu ayetlerde kadının erkeğe bağımlı olmasını,erkeğin kadının başı olduğunu ve ailesine karşı sevgili ve ev kadını olmasını söylemekte ise ancak bunu aşağıdaki ayetlerde erkeğin de bağımsız olmayacağını,erkeğin de kadından doğduğunu hatırlatarak erkek ve kadının başının sadece Mesih,Mesih'in başının da Tanrı olduğunu bilerek erkeğinde kadını kendi gibi sevmesi ve saygı göstermesini istemektedir.Erkeğe ailede ve cemaatte göreceli bir reislik verilmiştir. Tanrı erkeğe kadın üzerinde mutlak bir yetki vermedi; erkek reisliğini kullanma şekli konusunda başı olan İsa Mesih’e ve Tanrı’ya hesap vermelidir (1. Kor. 11:3).

Kadının reisliğe boyun eğmesi aslında aşağılayıcı bir şey değildir. Tanrı “kargaşa değil barış Tanrısıdır”; reislik uygulaması da işlerin düzen içinde yürümesini sağlar (1. Kor. 14:33). İsa Mesih de Tanrı’nın reisliğine boyun eğer ve bu ilişki ona büyük mutluluk verir (Yuhn. 5:19, 20; 8:29; 1. Kor. 15:27, 28).Eğer erkeğin kadına egemen olması üstünlük olsaydı yada kadının egemenliğine boyun eğmesi aşağı olsaydı,İsa Mesih'te Tanrıya boyun eğdiği için aşağı olurdu ki ama Mesih de Baba birdirler o halde kadın da erkek de birdirler.Erkeklerin egemen olması onlara üstünlük sağlamamaktadır.

1.Ko.11: 11 Ne var ki, Rab'de ne kadın erkekten ne de erkek kadından bağımsızdır.

1.Ko.11: 12 Çünkü kadın erkekten yaratıldığı gibi, erkek de kadından doğar. Ama her şey Tanrı'dandır.

1.Ko.11: 3 Ama şunu da bilmenizi isterim: Her erkeğin başı Mesih, kadının başı erkek, Mesih'in başı da Tanrı'dır.

Gal.3: 28 Artık ne Yahudi ne Grek, ne köle ne özgür, ne erkek ne dişi ayrımı var.Hepiniz Mesih İsa'da birsiniz.


Ef.5: 33 Size gelince, her biriniz karısını kendisi gibi sevsin. Kadın da kocasına saygı göstersin.


Ef.5: 25 Ey kocalar, Mesih kiliseyi nasıl sevip onun uğruna kendini feda ettiyse,siz de karılarınızı öyle sevin.

Ef.5: 28 Aynı biçimde kocalar da karılarını kendi bedenleri gibi sevmelidir.Karısını seven kendini sever.

Kadının Başörtüsü Takması 

1.Ko.11: 4 Başına bir şey takıp dua ya da peygamberlik eden her erkek, başını küçük düşürür.

1.Ko.11: 4 Başı örtülü olarak dua ya da peygamberlik eden her erkek, başının saygınlığını hiçe indirir.(Thomas Cosmades)

1.Ko.11: 4  man praying or prophesying, having his head covered, dishonoureth his head.(Kral James Versiyon çevirisi)

1.Ko.11: 5 Ama başı açık dua ya da peygamberlik eden her kadın, başını küçük düşürür. Böylesinin, başı tıraş edilmiş bir kadından farkı yoktur.

1.Ko.11:5 Öte yandan, başı örtülmemiş olarak dua ya da peygamberlik eden her kadın başının saygınlığını hiçe indirir. Böyle davrananla başını tıraş eden arasında hiçbir ayrım yoktur.(Thomas Cosmades çevirisi)

1.Ko.11:5 But every woman that prayeth or prophesieth with her head uncovered dishonoureth her head: for that is even all one as if she were shaven.(Kral James Versiyon çevirisi)

1.Ko.11: 6 Kadın başını açarsa, saçını kestirsin. Ama kadının saçını kestirmesi ya da tıraş etmesi ayıpsa, başını örtsün.

1.Ko.11: 7 Erkek başını örtmemeli; o, Tanrı'nın benzeri ve yüceliğidir. Kadın da erkeğin yüceliğidir.

1.Ko.11: 13 Siz kendiniz karar verin: Kadının açık başla Tanrı'ya dua etmesi uygun mu?

1.Ko.11: 14-15 Doğanın kendisi bile size erkeğin uzun saçlı olmasının kendisini küçük düşürdüğünü, kadının uzun saçlı olmasının ise kendisini yücelttiğini öğretmiyor mu? Çünkü saç kadına örtü olarak verilmiştir.

1.Ko.11: 14-15 Doth not even nature itself teach you, that, if a man have long hair, it is a shame unto him?But if a woman have long hair, it is a glory to her: for her hair is given her for a covering.(Kral James Versiyon çevirisi)

1.Ko.11: 16 Bu konuda çekişmek isteyen varsa, şunu bilsin ki, bizim ya da Tanrı'nın kiliselerinin böyle bir alışkanlığı yoktur.

Ayetlerde geçen başı açık kelimesi eski grekçede bulunan saçını toplamadan anlamına gelebilmektedir yada örtüden kasıt saç  denilse de 1.Ko.11:4 te erkekler içinde kadınlar içinde diğer çeviri versiyonlarında ''cover'' kelimesi bulunur buna da örtü anlamına geldiği için saçını toplama anlamına gelmemektedir.Ayrıca eğer örtüden saçı kasıt ise neden örtülmemiş saçını ifadesini kullansın kadının zaten saçı olduğuna göre örtüsüz olamaz ve bu örtünün saç olmadığını gösterir.

Bazıları ise Pavlus'un başörtüsünü tartışmaya açtığını ve 1.Ko.11: 14-15 ayetinde örtünün de kadının saçı olduğunu söyleselerde 1.Ko.11: 6 ayetini neden söyleme gereği duysun o zaman zaten ayette kesinlik içeren ifade vardır.Kadın başını Kutsal Kitab'a göre örtmeli ancak hangi şarta göre? Kadının başını örtmesi gerekli ama bu her yerde her zaman örtüneceği anlamına gelmemektedir.Ayetlerde örtünmesi şartları dua edeceği ve peygamberlik yapacağı zamanlarındadır ve ne ile örteceği ayette belirtilmediği içinde başı örtecek herhengi birşey olabilmektedir.Ayrıca İncil deki bu ayetleri destekleyecek Tevratta ayetler de vardır.

Yar.24: 64-67 Rebeka İshak'ı görünce deveden indi,İbrahim'in uşağına, "Tarladan bizi karşılamaya gelen şu adam kim?" diye sordu. Uşak, "Efendim" diye karşılık verdi. Rebeka peçesini alıp yüzünü örttü.Uşak bütün yaptıklarını İshak'a anlattı.İshak Rebeka'yı annesi Sara'nın yaşamış olduğu çadıragötürüp onunla evlendi. Böylece Rebeka İshak'ın karısı oldu.İshak onu sevdi. Annesinin ölümünden sonra onunla avunç buldu. 

Kadının Giyimi ve Süslenmesi

Kutsal Kitap kadının giyimine kuşamına da bazı sınırlamalar getirmiştir.Kutsal Kitap ayette şöyle demektedir.

1.Ti.2: 9-10 Kadınların da saç örgüleriyle, altınlarla, incilerle ya da pahalı giysilerle değil, sade giyimle, edepli ve ölçülü tutumla, Tanrı yolunda yürüdüklerini ileri süren kadınlara yaraşır biçimde, iyi işlerle süslenmelerini isterim.

Bu sözler kadınların hiç süslenmemesi gerektiği anlamına mı gelir? Tanrı için asıl önemli olan hangisidir? Kişinin dış görünüşü mü yoksa yürek durumu mu? Bir kadın hiç makyaj yapmadığı ve takı kullanmadığı halde ahlaksızlık yapıyorsa, Tanrı ondan hoşnut olur mu? Yoksa Tanrı makyaj ve takı kullanımı konusunda ölçülü ve sağduyulu olan, kendini öncelikle Tanrısal niteliklerle ve İsa’nın takipçilerine yaraşır davranışlarla süsleyen kadınları mı onaylar?

Bazıları yukarıdaki gibi ayetten makyaj ve pahalı elbiseler giyinip hemde Tanrı'ıyı hoşnut edeceğini söylemektedirler.Ayette açık bir şekilde pahalı elbiseleri giyinilmesini,saç örgüleriyle, altınlarla, incilerle değil sade giyimi istemektedir.Ayrıca makyaj nereden çıktı anlamak mümkün değil.Tanrı hem bunları istemiyor hemde ölçülü ve edepli olmamızı istiyor.Madem Tanrı sözüne uygun yaşamak istiyorsak ayetleri yumuşatmanın gereği yok,olduğu gibi kabul etmemiz gerekir.Ayetleri kendimize göre yumuşatmak gerekmez.

Sonuç olarak,kadın ve erkek yaratılış açısından fiziksel yada biyolojik anlamda farklıdırlar ancak bu farklılıklar birini diğerine üstünlük ifade etmez,çünkü Tanrının gözünde herkes eşit ve birdir.Farklılıklarımıza göre de görev ve sorumluluklarımızda farklıdır yine bu farklılıklar da eşit olmadığımız anlamına gelmemektedir.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Facebook Reklam

Blogger Template by Clairvo