22.12.2012

Hristiyanlığın Mimarı Pavlus mudur?

Müslümanlar İslam'ı gerçek din gibi göstermek için öyle yalanlar uyduruyorlar ki bunu da Hristiyanlığı kötüleyerek yapıyorlar bunlardan biri de Tarsuslu Pavlus'un İsa Mesih'in ardından bozduğu ve günümüzdeki Hristiyanlığı Pavlus'un kurduğu iftirasıdır.İşte Müslümanların o yalan ifadeleri;



Îsâ aleyhisselâmın hak dîni, az zemân sonra düşmanları tarafından sinsice değiştirildi. Bolüs (Pavlos) adındaki bir yehûdî,Îsâ aleyhisselâma inandığını söyliyerek ve Îsevîligi yaymaya çalışıyor görünerek,Allahü teâlânın indirdiği İncîli yok etti.
(Yok olmayacağı ve tahrifi Kutsal Kitaplara ve Kurana göre imkansız olduğudur bkz.İncil yok mu oldu?) Dahâ sonra, Îsevîliğe teslîs (trinite) fikri sokuldu. Baba-oğul-rûhül kuds diye, akıl ve mantığın kabûl edemiyeceği bir îmân sistemi te’sîs edildi [kuruldu]. Hakîkî İncîl gayb olduğu için, sonradan ba’zı kimseler, İncîller yazdılar.(m. 325) senesinde toplanan İznik rûhban meclisi, mevcûd olan elli dört İncîlden elli adedini ibtâl etdi.(Bu da başka bir iftiradır bkz.İznikte ne oldu?) Geriye dört İncîl kaldı. Bunlar,Matta, Markos, Luka, Yuhannânın yazdıkları İncîllerdir. Bolüsün yalanları ve Eflâtûnun ortaya atdığı teslîs (trinite) fikri, bu İncîllerde de yer aldı. Barnabas adındaki bir havârî, Îsâ aleyhisselâmdan işitdiklerini ve gördüklerini, doğru olarak yazdı ise de, bu Barnabas İncîli yok edildi.(1)



İsa aleyhisselamdan sonra Bolüs'ün ilk işi, hakiki İncili yok ettirmek oldu. İsa, Allah'ın oğludur, dedi. Şarabı ve domuzu helal etti.(2)Okuduğunuz gibi iddiaları bunlardır ama biz bu iddiaların doğruluğunu Tanrının kitabına göre bakıp gerçek mi yoksa bir iftira mı anlayacağız.

Pavlus Hristiyanlığın mimarı mıdır
?



- Bir dini eğer bir kişi oluşturabilirse bu dinin içinde Tanrı’nın varlığından söz etmek mümkün müdür?



- Bir kişi tarafından oluşturulan bir dinde Kutsal Ruh’un tarih boyunca görünür kanıtlarla işleyişinden söz etmek mümkün müdür?



- Hristiyanlığı baştan sona sadece bir kişiye atfettiğimizde bu dinin köklerini de geçersiz saymış olmaz mıyız?



- Hristiyanlığı köklerini de geçersiz sayarsak yeryüzünde Tanrı’nın içinde olmadığı, başka her hangi bir dinin varlığından bahsetmenin mantıki ve/veya din bilimsel bir temeli olur mu?

Bu dört temel soruya pek çok cevap verilebilir. Ancak sorulara cevap aramadan önce konu başlığımızdan yolan çıkarsak bir bakış açısı belirlememiz gerekecektir. “Pavlus temeli daha kendisi var olmadan önce atılmış olan Tek Tanrı inancına nasıl müdahale etsin?” diye sormak bizi Hristiyan inancının temeline geri döndürecektir.

Bu durumda Pavlus’tan önce var olan Hristiyanlığın temeline inmek durumundayız. Bu şekilde Pavlus’un öğretileri ile Hristiyanlığın temelindeki öğretilerin zıt olup olmadığını araştırmak gerekir. Elde edeceğimiz sonuç da gerek buradaki dört soruyu gerekse sorulabilecek diğer soruları kendiliğinden cevaplayacaktır. Önce Hristiyanlığın gerçekliğini gösteren öğretilerin Hristiyan inancının temelleri ile olan ilişkisine bakalım:

Eski Ahitte Tanrı

Tanrı'yı Pavlus'un Baba,oğul ve Ruhül kuds(Kutsal ruh) olarak kurduğu iddiasıdır.Eğer Müslümanlar bunda haklıysa Eski Ahit'e bakalım onu da Pavlus kurdu değil ya!

Tekvin(Yaratılış) kitabına bakış



Kutsal Kitap’ın en başına bakalım; daha Mesih İsa yokken ve peygamberler yokken, yaratılışın en başında Tanrı kendisini nasıl açıklıyor?

Yar.1: 26 Tanrı, "İnsanı kendi suretimizde, kendimize benzer yaratalım" dedi, "Denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, evcil hayvanlara, sürüngenlere, yeryüzünün tümüne egemen olsun." 

Tanrı burada insanı yaratırken suretimiz ifadesini kullanıyor yani çoğul kelime eğer Tanrı tek kişilik olsaydı tekil kelime olan suretimde derdi.Başka bir ifade de yine aşağıdaki ayette;

Yar.3: 22 Sonra, "Adem iyiyle kötüyü bilmekle bizlerden biri gibi oldu" dedi, "Artık yaşam ağacına uzanıp meyve almasına, yiyip ölümsüz olmasına izin verilmemeli."

Aynı ifade burada da kullanmıştır.Eğer Tanrı tek kişilikte olsaydı kendisini biz diye değil ben diye ifade ederdi.



Tekvin Kitabını destekleyen diğer ayetler;

Yşa.6: 8 Sonra Rab'bin sesini işittim: "Kimi göndereyim? Bizim için kim gidecek?" diyordu."Ben! Beni gönder" dedim.
Eski Ahit'te benzer ifadeler Kuran'da da yer alır.Aşağıda Kuran ayetlerine benzer ifadeler.

Kaf suresi 38. Andolsun biz, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde yarattık. Bize hiçbir yorgunluk çökmedi.


Tin suresi 4.Biz insanı en güzel biçimde yarattık. 


Hicr suresi 23. Şüphesiz biz diriltir ve biz öldürürüz! Ve her şeye biz vâris oluruz. 

Tanrı bu ayetlerde kendisinin çoğul ifade etmiştir.Fakat bazen de tekil ettiği durumlarda vardır.

O zaman bu Tanrı'nın bu çoğulluğu nedir? Tanrı neden kendisini çoğul ifade etmiştir? Bu çoğulluk Tek Tanrı inancına aykırı mıdır?

Yeni Ahit'te İsa Mesih'in ifade ettiği gibi Tanrı tektir. Mar.12: 29 İsa şöyle karşılık verdi: "En önemlisi şudur: 'Dinle, ey İsrail! Tanrımız Rab tek Rab 'dir. 

Fakat aynı zamanda tek olan Tanrı kendisini üç kişilik de açıklamıştır.Bunu aşağıdaki ayetlerde görebiliriz.

Mat.28: 19 Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin; onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un adıyla vaftiz edin.



Ayette görüldüğü üzere adıyla ifade ediliyor.Eğer bu üçlü birlik (bunu ileri ki yazımda daha açık göreceğiz)kavramı üç Tanrı olsaydı adlarıyla demesi gerekirdi.

Bu durumda şu soruyu sormak durumundayız: “eğer Pavlus, Mesih İnancını değiştirmek, amacından uzaklaştırarak geçersiz kılmak ve bu şekilde Hristiyanlığı yok etmek niyetinde biri ise nasıl hem Eski Ahit Hem de Yeni Ahit her yönüyle bir bütünlük içindedir?”


Bu soruya doğru bir şekilde cevap vermek için şu soruyu hem sormak hem de kanıtlamak gerekecektir: “Pavlus, Mesih İnancını değiştirmek, amacından uzaklaştırarak geçersiz kılmak ve bu şekilde Hristiyanlığı yok etmek için Yeni Ahit’i değiştirmeden önce Yahudilerin elinden Eski Ahit’i alıp onu bütünüyle değiştirebilir miydi?





Öncelikle şunu iyi fark etmemiz gerekir ki, Pavlus’un döneminde Yahudilik ve dolayısıyla Eski Ahit dünyanın pek çok coğrafyasına yazılı ve ezber bir şekilde dağılmış durumdaydı. Bu durumda dindar Yahudilerin elinden Kutsal Kitabı [para vererek bile olsa] alıp değiştirmenin imkansızlığını kabul etmemiz gerekecektir.



Öyleyse Eski Ahit’in değişmezliğinde [değiştirilemezliğinde] Mesih İsa’nın ve Pavlus’un öğretilerinin bütünlüğüne bakmamız gerekecektir:

Ancak Pavlus’un ve Mesih İsa’nın mesajında zaman farkı ve buna bağlı olarak bakış açısı farkı vardır. Pavlus’un döneminde Mesih’in canlı olarak konuşmaları yerini yazılı anlatımlara bırakmıştır. Artık araya çarmıh, yükseliş ve Pentekost girmiştir. Düzenli olarak sinagoktaki toplantılara katılan, İsrail’in kasaba ve kent sokaklarında dolaşıp vaaz eden Mesih, artık bir başkası tarafından hakkında vaaz edilen kişi olmuştur. Pavlus ve Mesih’in çoğu zaman bulundukları mekan ve dinleyici kitleleri farklıdır. Bunun neticesinde mesajları özde aynı fakat sunuş şekli ile farklıdır.



İsa Mesih vaaz ederken göklerin egemenliğinin yaklaştığını, yakın bir gelecekte bu sözleri duymuş olan bazılarının bu gerçeğe tanık olacaklarını söylemiştir:



Markos 9:1 İsa, “Size doğrusunu söyleyeyim” diye devam etti, “burada bulunanlar arasında, Tanrı Egemenliğinin güçlü biçimde gerçekleştiğini görmeden ölümü tatmayacak olanlar var.”

Pavlus ise Mesih’in olacağını vaat ettiği şeyin artık olmuş olduğunu vaaz etmektedir:

Romalılar 1:2-4 Tanrı, öz Oğlu Rabbimiz İsa Mesih’le ilgili olan bu müjdeyi peygamberleri aracılığıyla Kutsal Yazılarda önceden vaat etti. Bedence Davut’un soyundan doğan Rabbimiz İsa Mesih’in, kendi kutsal ruhu sayesinde ölümden dirilişiyle Tanrı’nın Oğlu olduğu kudretle ilan edildi.

Bu yüzden de Pavlus, artık Mesih’i ölümden dirilten güç Mesih’e iman edelerde etkin olacaktır:

Romalılar 8:9 Ne var ki, Tanrı’nın Ruhu içinizde yaşıyorsa, siz benliğin değil, Ruh’un denetimindesiniz. Ama bir kişide Mesih’in Ruhu yoksa, o kişi Mesih’in değildir.



Romalılar 8:10 Eğer Mesih içinizde ise, bedeniniz günahtan ötürü ölü olmakla beraber, aklanmış olduğunuz için ruhunuz diridir.


Romalılar 8:11 Mesih İsa’yı ölümden dirilten Tanrı’nın Ruhu içinizde yaşıyorsa, Mesih’i ölümden dirilten Tanrı, içinizde yaşayan Ruhuyla ölümlü bedenlerinize de yaşam verecektir.


Böylece Pavlus’un öğretilerinden Mesih’in ölümü ile artık Tanrı’nın sevgisi açıkça gösterilmiş olduğu sonucu çıkmaktadır:


Romalılar 5:5 Ümit de düş kırıklığına uğratmaz. Çünkü bize verilmiş olan Kutsal Ruh aracılığıyla Tanrı’nın sevgisi yüreklerimize dökülmüştür.



Romalılar 5:6 Evet, biz daha çaresizken Mesih, belirlenen zamanda tanrısızlar için öldü.

Romalılar 5:7 Bir kimse doğru insan için güç ölür, ama iyi insan için belki biri ölmeyi de göze alır.

Romalılar 5:8 Tanrı bize olan sevgisini şununla kanıtlıyor: biz daha günahkârken, Mesih bizim için öldü.



Böylece Mesih vaaz ettiği sıralarda ölümü ve dirilişinden bahsettiği ‘gelecek zaman’ Pavlus döneminde ‘geçmiş zaman’ olmuştur. Mesih’in hizmeti yeni bir ruhsal çağın açılışıydı. Onun kurtarış işinin (ölümü, dirilişi, yüceltilmesi) tamamlanması bu çağı resmen başlattı.[1]


Pavlus’un öğretilerinin Mesih’in vaazlarına çok yakın olduğunu gözlemleyebiliriz:

Düşmanlar hakkında

Matta 5.43 “`Komşunu sev, düşmanından nefret et’ denildiğini duydunuz. 44 Ama ben size diyorum ki, düşmanlarınızı sevin, size zulmedenler için dua edin. 45 Öyle ki, göklerde olan Babanızın oğulları olasınız. Çünkü O, güneşini hem kötülerin hem de iyilerin üzerine doğdurur. Yağmurunu da hem doğruların hem de eğrilerin üzerine yağdırır.

Romalılar 12.14 Size zulmedenler için iyilik dileyin. İyilik dileyin, lanet etmeyin. 17 Hiç kimseye kötülüğe karşı kötülük etmeyin. Herkesin gözünde iyi olanı yapmaya dikkat edin. 18 Mümkünse, elinizden geldiğince bütün insanlarla barış içinde yaşayın. 19 Sevgili kardeşler, kendi öcünüzü kendiniz almayın; bunu Tanrı’nın gazabına bırakın. Çünkü şöyle yazılmıştır: “Rab diyor ki, `Öç benimdir, kötülüğün karşılığını ben vereceğim.” 20 Ama,”Düşmanın acıkmışsa onu doyur,susamışsa su ver.Bunu yapmakla onu utanca boğarsın.” 21 Kötülüğe yenilme, kötülüğü iyilikle yen (Romalılar 13.10, 15.1, Galatyalılar 5.14).

Disiplin Konusunda

Matta 18:15 “Eğer kardeşin sana karşı günah işlerse, ona git, suçunu kendisine göster. Her şey yalnız ikinizin arasında kalsın. Kardeşin seni dinlerse, onu kazanmış olursun. 16 Ama dinlemezse, yanına bir ya da iki kişi daha al ki, söylenen her şey iki ya da üç tanığın sözüyle doğrulansın.

II.Korintliler 13:1 ... Her sav, iki ya da üç tanığın tanıklığıyla doğrulanmalıdır.

I.Timoteyus 5:19 İki ya da üç tanık olmadıkça, bir ihtiyara yöneltilen suçlamayı kabul etme.

Matta 18:17 Eğer kardeşin onları dinlemek istemezse, durumu inanlılar topluluğuna bildir. İnanlılar topluluğunu da dinlemek istemezse, onu bir putperest ya da vergi görevlisi yerine koy.

I.Korintliler 5:9 Mektubumda size ahlaksızlık yapanlarla arkadaşlık etmemenizi yazdım. 10 Kuşkusuz bu dünyanın ahlaksızlarını, açgözlülerini, soyguncularını, ya da putperestlerini demek istemedim. Öyle olsaydı, bu dünyadan ayrılmak zorunda kalırdınız! 11 Ama kardeş olarak tanınan biri ahlaksız, açgözlü, putperest, sövücü, ayyaş ya da soyguncu ise onunla arkadaşlık etmemenizi, böylesiyle yemek bile yememenizi şimdi size yazıyorum. 12 İnanlılar topluluğunun dışındakileri yargılamaya benim ne hakkım var? Sizin de yargılamanız gereken kişiler imanlılar değil mi? 13 Topluluğun dışında kalanları Tanrı yargılar. “Kötü adamı aranızdan kovun!”

Tanrı’yı ve insanı sevmek

Markos 12.29 İsa şöyle karşılık verdi: “En önemlisi şudur: `Dinle, ey İsrail! Tanrımız olan Rab tek Rab’dir. 30 Tanrın olan Rab’bi bütün yüreğinle, bütün canınla, bütün aklınla ve bütün gücünle sev.’ 31 İkincisi de şudur: `Komşunu kendin gibi sev.’ Bunlardan daha büyük buyruk yoktur.”


Romalılar 13. 8 Birbirinizi sevmekten başka hiç kimseye bir şey borçlu olmayın. Çünkü başkalarını seven, Kutsal Yasa’yı yerine getirmiş olur. 9 “Zina etme, adam öldürme, hırsızlık yapma, başkasının malına göz dikme” buyrukları ve bundan başka ne buyruk varsa, şu sözde özetlenir: “Komşunu kendin gibi sev.” 10 Sevgi, komşuya kötülük etmez. Bu nedenle sevgi, Kutsal Yasa’nın yerine getirilmesidir.



Kilisenin birliği


Yuhanna 17:11 Ben artık dünyada değilim, ama onlar dünyadalar. Ben sana geliyorum. Kutsal Baba, onları bana verdiğin kendi adınla koru ki, bizim gibi bir olsunlar.

I.Korintliler 1:10 Kardeşler, Rabbimiz İsa Mesih’in adıyla yalvarıyorum: hepiniz uyum içinde olun, aranızda bölünmeler olmadan aynı düşüncede ve aynı yargıda birleşin. 11 Kardeşlerim, Klovi’nin ev halkından aranızda çekişmeler olduğunu öğrendim. 12 Şunu demek istiyorum: her biriniz, “Ben Pavlus yanlısıyım”, “Ben Apollos yanlısıyım”, “Ben Kefas yanlısıyım” ya da “Ben Mesih yanlısıyım” diyormuş. 13 Mesih bölündü mü? Sizin için çarmıha gerilen Pavlus muydu? Pavlus’un adıyla mı vaftiz edildiniz?

Yiyecek konusu

Markos 7. 14 İsa, halkı yine yanına çağırıp onlara, “Hepiniz beni dinleyin ve şunu belleyin” dedi. 15-16 “İnsanın dışında olup içine giren hiçbir şey onu kirletemez. İnsanı kirleten, insanın içinden çıkandır.” 17 İsa kalabalığı bırakıp eve girince, öğrencileri O’na bu benzetmenin anlamını sordular. 18 O da onlara, “Demek siz de anlamıyorsunuz, öyle mi?” dedi. “Dışarıdan insanın içine giren hiçbir şeyin onu kirletemeyeceğini bilmiyor musunuz? 19 Dıştan giren, insanın yüreğine değil, midesine gider, oradan da ayakyoluna atılır.” İsa bu sözlerle, tüm yiyeceklerin temiz olduğunu bildirmiş oluyordu. 20 İsa şöyle devam etti: “İnsanı kirleten, insanın içinden çıkandır. 21-22 Çünkü kötü düşünceler, cinsel ahlaksızlık, hırsızlık, cinayet, zina, açgözlülük, kötülük, hile, sefahat, kıskançlık, iftira, kibir ve akılsızlık içten, insanın yüreğinden kaynaklanır. 23 Bu kötülüklerin hepsi içten kaynaklanır ve insanı kirletir.”


Romalılar 14.14 Rab İsa’ya ait biri olarak şunu kesinlikle biliyorum ki, hiçbir şey kendiliğinden murdar değildir. Ama bir şeyi murdar sayan kimse için o şey murdardır. 15 Yediğin bir şey yüzünden kardeşin incinirse, artık sevgi yolunda yürümüyorsun demektir. Mesih’in, uğruna öldüğü kardeşi yiyeceğinle mahvetme! 16 Size göre iyi olan şey kötülenmesin. 17 Çünkü Tanrı’nın Egemenliği, yiyecek ve içecek sorunu değil, doğruluk, esenlik ve Kutsal Ruh’ta sevinçtir. 18 Mesih’e bu yolda hizmet eden, Tanrı’yı hoşnut eder ve insanların beğenisini kazanır.



20 Yiyecek uğruna Tanrı’nın işini bozma! Her yiyecek temizdir, ama yedikleriyle başkasının sürçmesine yol açan kişi kötülük yapmış olur. 21 Et yememen, şarap içmemen ya da kardeşinin sürçmesine yol açacak bir şey yapmaman iyidir.22 Bu konulardaki inancını Tanrı’nın önünde kendine sakla. Onayladığı şeyden ötürü kendini yargılamayan kişi ne mutludur! 23 Ama bir yiyecekten kuşkulanan kişi o yiyeceği yerse yargılanır; çünkü imanla yemiyor. İmanla yapılmayan her şey günahtır.


Devlet ile ilişkiler

Markos 12.13 Daha sonra İsa’yı söyleyeceği sözlerle tuzağa düşürmek amacıyla Ferisilerden ve Hirodes yanlılarından bazılarını O’na gönderdiler. 14 Bunlar gelip İsa’ya, “Öğretmenimiz” dediler, “senin dürüst biri olduğunu, kimseyi kayırmadan, insanlar arasında ayrım yapmadan Tanrı yolunu dürüstçe öğrettiğini biliyoruz. Sezar’a vergi vermek Kutsal Yasa’ya uygun mu, değil mi? Verelim mi, vermeyelim mi?” 15 Onların ikiyüzlülüğünü bilen İsa şöyle dedi: “Beni neden sınıyorsunuz? Bana bir dinar getirin bakayım.” 16 Parayı getirdiler. İsa onlara, “Bu resim, bu yazı kimin?” diye sordu. “Sezar’ın” dediler. 17 İsa da onlara, “Sezar’ın hakkını Sezar’a, Tanrı’nın hakkını da Tanrı’ya verin” dedi. İsa’nın sözlerine şaşakaldılar.


Romalılar 13. Rom 13:1 Herkes, altında bulunduğu yönetime bağlı olsun. Çünkü Tanrı’dan olmayan yönetim yoktur. Var olanlar Tanrı tarafından kurulmuştur. 2 Bu nedenle, yönetime karşı direnen, Tanrı’nın düzenlediğine karşı gelmiş olur. Karşı gelenler yargılanır. 3 İyilik yapanlar değil, kötülük yapanlar yöneticilerden korkmalıdır. Yönetimden korkmamak ister misin? İyi olanı yap, yönetimin övgüsünü kazanırsın. 4 Çünkü yönetim, senin iyiliğin için Tanrı’nın hizmetindedir. Ama kötü olanı yaparsan, kork! Yönetim, kılıcı boş yere taşımıyor; kötülük yapanın üzerine Tanrı’nın gazabını salan öç alıcı olarak Tanrı’nın hizmetindedir. 5 Bunun için, yalnız Tanrı’nın gazabı nedeniyle değil, vicdan nedeniyle de yönetime bağlı olmak gerekir. 6 Vergi ödemenizin nedeni de budur. İşte yöneticiler, Tanrı’nın bu amaç için gayretle çalışan hizmetkârlarıdır. 7 Vergi hakkı olana vergiyi, gümrük hakkı olana gümrüğü, korku hakkı olana korkuyu, saygı hakkı olana saygıyı, herkese hakkını verin.



Bu örnekleri Pavlus’un Elçi (Havari) yetkisi ile yazdığı mektuplardan aldıktan sonra Pavlus’un Elçiliğini belki tartışabiliriz:


- Pavlus bir Elçi midir?
- Yoksa Pavlus kendisini Elçi mi diye tanıtan biri midir?
- Eğer Pavlus Elçi değilse nasıl olmuş da onu bütün kiliseler elçi olarak kabul etmiştir?

Aziz İstefan’nın öldürülmesini onaylayan Pavlus (Saul) idi (Elçilerin İşleri 8:1). Böyle biri nasıl elçi olmuştu?

İstefan'ın öldürülmesiyle başlayan kiliseye yönelik baskı döneminde acaba elçilerin kontrolü dışında yeni bir öğretinin kiliseye girmesi mümkün müydü?

O döneme baktığımızda Kudüs'teki topluluğun diğer bölgelere göç ettiğini görüyoruz. Ancak Elçiler hariçtir (Elçilerin İşleri 8:1). Pavlus her tarafı dolaşarak Mesih’in öğretilerini izleyenlere zulmediyor ve onları tutuklattırıyordu (Elçilerin İşleri 8:3). Pavlus o dönemin Yahudi otoritelerinden de aldığı destek ile Şam’da bulunan Hristiyanları tutuklayıp Kudüs’e getirme yetkisi ile yola çıktığında [dirilmiş] İsa Mesih ile karşılaşıyor. Bu karşılaşma sonucu Pavlus’un hayatı değişiyor ve Mesih’e iman ediyor (Elçilerin İşleri 9).

Pavlus sadece İsa Mesih’in kendisine göründüğünü iddia eden biri değildir. Pavlus’a görünen Rab İsa Mesih aynı zamanda bu konu ile bağlantılı olarak Şam’da Hananya adında birine görünerek Pavlus (Saul) hakkında onu haberdar eder ve böylece Pavlus vaftiz olarak Mesih’e iman ettiğini açıkça ilan etmiş olur.

Diğer yandan İsa Mesih, Şam’daki Hananya’ya Pavlus’u Elçi olarak atadığını bildirir. Öyleyse Pavlus’un kendisini Elçilik talebinde ya da iddiasında bulunmadan önce, Pavlus daha kendisiyle ilgili olarak gelecekten habersizken İsa Mesih’in kendisi bizzat İsa Mesih tarafından Elçi olarak atanmıştır:

Elçilerin İşleri 9:15 Rab ona [Hananya’ya], «Git!» dedi. «Bu adam [Pavlus], benim adımı diğer uluslara, krallara ve İsrail oğullarına duyurmak üzere seçilmiş bir aracımdır [elçimdir].

Bundan sonra Pavlus bir çok halk tarafından İsa Mesih’in Müjde’sine hizmet eden biri olarak görülür (Elçilerin İşleri 9:20-22).
Bu olay üzerine Yahudi yetkililer Pavlus’a karşı tavır alır ve onu öldürme planı içine girerler (Elçilerin İşleri 9:23).

Ancak Pavlus’un Elçiliğinin kanıtı sadece bu kadar değildir. Pavlus, Kudüs’ten ayrılmamış olan İsa Mesih tarafından Kiliseyi bütün dünyaya yaysınlar diye bizzat atanmış olan elçiler ile tanışır. Barnaba bu tanıştırma işine aracılık eden kişi olur (Elçilerin İşleri 9:27).

Pavlus’un Kudüs’e gelmesi ile Yahudiye, Celile ve Samiriye’deki bütün kiliseler onun hakkındaki olanları duyarlar (Elçilerin İşleri 9:31).

Elçilerin gözetmenliği altındaki Kudüs kilisesi Pavlus’un bazı Yahudilerce öldürüleceğini haber alınca onu gizlice Sezariye’ye göndeririler (Elçilerin İşleri 9:29-30).

Acaba Pavlus imanı konusunda yalan söyleyip Kudüs’ten Elçisel yetkilerle ayrılıp başta Anadolu’ya ve Avrupa’ya kadar yayılmış olan kiliselere kasıtlı olarak yanlış öğreti vermiş olamaz mıydı?

Şüphesiz ki, mantık bu konu hakkında da sormayı ve bu konuyu düşünmeyi gerktirmektedir.

Ancak Havariler döneminin kilise yapısına baktığımızda bunun imkansızlığını görmekteyiz. Neden mi? O dönemde Elçilerin Kudüs’te bulunmasından dolayı Kudüs kilisesi Mesih İnancına ait öğretilerin merkezi durumundaydı. Hristiyanlığa ait bir öğreti konusunda söz yetkisi Kudüs’te bulunmaktaydı. Elçilerin İşleri 15. bölüm bu konuda çok açıktır. Antakya kilisesinde doktrin olarak bir konu gündeme geldiğinde onlarda hem mektup hem de güvenilir kişilerle bu konuyu Kudüs kilisesine sormaktaydılar, yani her yeni öğreti Elçilerin öğretisi ile test edilmekteydi.

O halde şunu söyleyebiliriz; Pavlus’un gerek Mektuplarındaki öğretisinin gerekse pek çok yerde verdiği vaazlardan Kudüs Kilisesinin dolayısyla elçilerin haberi olmadığını düşünemeyiz. Elçi Petrus, kiliselere hitaben yazdığı mektubunda Pavlus’un öğretileri destekler ve Pavlus’un Elçisel yetkisini tanıdığından onun öğretilerinin kabul edilmesini teşvik eder:

II.Petrus 3:14 Bunun için sevgili kardeşlerim, mademki bunları bekliyorsunuz, Tanrı'nın önünde lekesiz, kusursuz ve barış içinde bulunmaya gayret edin.

15 Sevgili kardeşimiz Pavlus'un da kendisine verilmiş olan bilgelikle size yazdığı gibi, Rabbimizin sabrını kurtuluş fırsatı sayın.

16 Pavlus, bütün mektuplarında bu konulardan böyle söz eder. Mektuplarında güç anlaşılan bazı yerler var ki, bilgisiz ve kararsız kişiler, diğer kutsal yazıları olduğu gibi, bunları da çarpıtarak kendi yıkımlarını hazırlıyorlar.

Diğer yandan Elçilerin doğru öğretiş ile sahte öğretişi ayırt etme yeteneklerini test ederek Pavlus’un öğretilerinin Mesih’ten mi yoksa başka bir kişiden mi kaynaklandığı sonucunu bulabiliriz:

Henüz Pavlus ortada yokken, İsa Mesih’in bizzat kendisi kilisesini Petrus’un iman ikrarında açıkladığı gerçek üzerine kuracağını söylemiştir:

Matta 16:15 İsa onlara, «Ya siz» dedi, «ben kimim dersiniz?»

16 Simun Petrus, «Sen, yaşayan Tanrı'nın Oğlu Mesih'sin» cevabını verdi.17 İsa ona, «Ne mutlu sana, Yunus oğlu Simun!» dedi. «Bu sırrı sana açan insan değil, göklerdeki Babamdır.

18 Ben de sana şunu söyleyeyim, sen Petrus'sun ve ben topluluğumu bu kayanın üzerine kuracağım. Ölüler diyarının kapıları ona karşı direnemeyecek.


19 Göklerin Egemenliğinin anahtarlarını sana vereceğim. Yeryüzünde bağlayacağın her şey göklerde de bağlanmış olacak; yeryüzünde çözeceğin her şey göklerde de çözülmüş olacak.»

Bundan dolayı da İsa Mesih dirilişinden sonra bu yüce görev için onları yetkilendirmiştir:



Matta 28:17 İsa'yı gördükleri zaman O'na tapındılar. Ama bazıları kuşku içindeydi.18 İsa yanlarına gelip kendilerine şunları söyledi: «Gökte ve yeryüzünde bütün yetki bana verildi.19 Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin. Onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh'un adıyla vaftiz edin.20 Size buyurduğum her şeye uymayı onlara öğretin. İşte ben, dünyanın sonuna dek her an sizinle birlikteyim.»



İsa Mesih belirli bir görev için elçileri seçip onlara yetki ve güç verdi, kendi kilisesi için elçileri kendisine ayırdı, elçiler bu aldıkları çağrı ve yetki için İsa Mesih tarafından gerekli olan donanımlara sahip olarak kiliseyi başlattılar.

Elçiler Pavlus’un öğretisini ve mektuplarını da aynı donanıma sahip olarak kabul ettiler ve onayladılar. Öyleyse Pavlus’un yetkisini tartışmak, elçilerin güvenilirliğini tartışmak anlamına gelmektedir.

Eğer Elçilerin yetkisini tartışmaya açarsak gerçekte konu Elçilerden çok İsa Mesih’in elçileri yetkilendirmesindeki kararının tutarlılığını tartışmak anlamına gelecektir. İsa Mesih eğer kiliseyi kurabilsinler diye elçilere yetki vermiş ise bu konuda sapma olmasını düşünemeyiz. Çünkü Mesih sadece görev vermedi aynı zamanda bu görevi yerine getirebilecek donanımı da onlara sağladı:

Elçilerin İşleri 1:3 İsa, ölüm acısını çektikten sonra birçok inandırıcı kanıtlarla elçilere dirilmiş olduğunu gösterdi. Kırk gün süreyle onlara görünerek Tanrı'nın Egemenliğine dair konuştu.

Elçilerin İşleri 1:4 Kendileriyle birlikteyken onlara şu buyruğu vermişti: «Kudüs'ten ayrılmayın, Baba'nın vermiş olduğu ve benden duyduğunuz sözün gerçekleşmesini bekleyin.5 Şöyle ki, Yahya suyla vaftiz etti, ama sizler birkaç güne kadar Kutsal Ruh'la vaftiz edileceksiniz.»8 «Ama Kutsal Ruh üzerinize inince güç alacaksınız. Kudüs'te, tüm Yahudiye ve Samiriye'de ve dünyanın dört bir bucağında benim tanıklarım olacaksınız.»

- İsa Mesih “kilisemi kuracağım” demişse bu tartışmasız doğrudur; çünkü O dediğini yapar.
- Öyleyse Pavlus’un yetkisinden şüphe etmek, İsa Mesih’in “kilisemi kuracağım” diye verdiği sözden şüphe etmek anlamına gelir.
- Bu durumda tarihsel olarak kilisenin elçisel öğretiden ayrılmadan devam etmiş olan çizgisine baktığımızda İsa Mesih’in vaat ettiği gibi kiliseyi Müjde’de yazılan öğreti üzerinde bina ettiğini görmekteyiz. Kilise Mesih’in öğretisinde, Müjde’de yazılmış olduğu gibi vardır ve devam etmektedir. Çünkü Mesih’in sözleri doğrudur ve gerçektir.




Başka bir iddia da eflatunun yada platonun ortaya attığı yalanı oysa neo-platonculuk M.S 200 yılında ortaya çıkmıştır.Pavlus ise M.S 60'lı yıllarda yaşamıştır ve bunun eflatunun ortaya attığı büyük bir yalandır.Diğer bir iftira ise Pavlus'un şarabı ve domuzu helal etti iddiasıdır.Bu iddia ise bir kısmı doğru diğer kısmı yanlıştır,doğru kısmı helal olmasıdır yanlış olan tarafı ise bunu Pavlus'un yaptığıdır.Bakın Kutsal Kitap bu konuda ne der.



Kutsal Kitap alkol içme konusunda çok şey söyler (Levililer 10:9; Çölde Sayım 6:3; Yasa’nın Tekrarı 29:6; Hakimler 13:4, 7, 14; Süleyman’ın Özdeyişleri 20:1; 31:4; Yeşaya 5:11, 22; 24:9; 28:7; 29:9; 56:12). Ancak, Kutsal Kitap bir Hıristiyan’ın bira, şarap ya da içinde alkol olan herhangi bir içecek içmesini yasaklamaz. Hatta, bazı Kutsal Kitap ayetleri alkolden olumlu sözlerle bahseder. Vaiz 9:7, “Neşeyle şarabını iç” diye talimat verir. Mezmurlar 104:14-15, “Yüreklerini sevindiren şarabı” Tanrı’nın verdiğini bildirir. Amos 9:14 insanın kendi bağının şarabını içmesini bir bereket olarak ele alır. Yeşaya 55:1, “Gelin, şarabı ve sütü parasız, bedelsiz alın” diye teşvik eder. 

Tanrı’nın Hıristiyanlar’a şarap konusunda buyurduğu şey sarhoşluktan kaçınmalarıdır (Efesliler 5:18). Kutsal Kitap sarhoşluğu ve etkilerini kınar (Süleyman’ın Özdeyişleri 23:29-35). Hıristiyanlar’a ayrıca bedenlerini hiçbir şeyin “tutsağı” etmemelerini buyrulur (1 Korintliler 6:12; 2 Petrus 2:19). Aşırı derecede şarap içmenin bağımlılık yaptığı inkâr edilmez. Kutsal Kitap bir Hıristiyan’ın başka Hıristiyanlar’ın tökezlemesine neden olabilecek ya da vicdanlarında günah işlemeye teşvik edecek şeyler yapmalarını yasaklar (1 Korintliler 8:9-13). Bu ilkelerin ışığında bir Hıristiyan’ın Tanrı’nın yüceliği için aşırı miktarda içki içtiğini söylemesi çok zor olur (1 Korintliler 10:31).

İsa, suyu şaraba çevirmiştir. Hatta İsa’nın zaman zaman şarap içtiği de anlaşılmaktadır (Yuhanna 2:1-11; Matta 26:29). Yeni Antlaşma olan İncil zamanlarında su çok temiz değildi. Modern sağlık koruma yöntemleri olmadan su, bakteriler, virüsler ve her türlü atık maddeyle doluydu. Aynı şey günümüzdeki birçok üçüncü dünya ülkesi için de geçerlidir. Bunun üzerine insanlar, daha güvenli olduğu için genelde şarap (ya da üzüm suyu) içiyordu. 1 Timoteos 5:23’de Pavlus, Timoteos’a (büyük bir olasılıkla mide sorunlarına neden olan) su içmeyi bırakıp şarap içmesi talimatını vermişti. O zamanlarda şarap fermente edilirdi (alkol içerirdi) ama içindeki alkol miktarı günümüzde olduğu kadar değildi. Bunun üzüm suyu olduğunu söylemek gibi, günümüzde yaygın olarak içilen şaraplar gibi olduğunu söylemek de yanlış olur. Yine, Kutsal Kitap Hıristiyanlar’ın bira, şarap ya da alkol içeren herhangi başka bir içki içmesini yasaklamaz. Alkol kendi başına günahla lekelenmiş bir şey değildir. Bir Hıristiyan’ın kesinlikle uzak durması gereken şey, sarhoşluk ve alkole bağımlılıktır (Efesliler 5:18; 1 Korintliler 6:12).


Alkol, az miktarlarda içildiğinde ne zararlı ne de bağımlılık yaratıcıdır. Hatta, bazı doktorlar sağlığa, özellikle de kalbe olan yararından ötürü küçük miktarlarda kırmızı şarap içmeyi tavsiye ederler. Az miktarda alkol içmek Hıristiyan özgürlüğüyle ilgili bir konudur. Sarhoşluk ve bağımlılık günahtır. Ancak, Kutsal Kitap’ın alkol ve etkileri konusundaki uyarılarından, aşırı miktarda alkol almanın kolay bir ayartılma olmasından ve başkalarını gücendirme ya da tökezletme olasılığından ötürü, genelde bir Hıristiyan’ın alkol içmekten tamamen uzak durması en iyisidir.


Domuz konusuna gelince İsa Mesih şöyle der;
Mar.7: 15-16 "İnsanın dışında olup içine giren hiçbir şey onu kirletemez. İnsanı kirleten, insanın içinden çıkandır."

Eğer İsa'nın havarileri gibi bu ne anlama geliyor derseniz.İsa Mesih de havarilerine verdiği yanıtla bende size yanıt vermek isterim.

Mar.7: 18 O da onlara, "Demek siz de anlamıyorsunuz, öyle mi?" dedi. "Dışarıdan insanın içine giren hiçbir şeyin onu kirletemeyeceğini bilmiyor musunuz?



Mar.7: 19 Dıştan giren, insanın yüreğine değil, midesine gider, oradan da helaya atılır." İsa bu sözlerle, bütün yiyeceklerin temiz olduğunu bildirmiş oluyordu.

Mar.7: 20 İsa şöyle devam etti: "İnsanı kirleten, insanın içinden çıkandır.

Mar.7: 21-22 Çünkü kötü düşünceler, fuhuş, hırsızlık, cinayet, zina, açgözlülük, kötülük, hile, sefahat, kıskançlık, iftira, kibir ve akılsızlık içten, insanın yüreğinden kaynaklanır.

Mar.7: 23 Bu kötülüklerin hepsi içten kaynaklanır ve insanı kirletir."

Yani asıl maddi yiyecekler domuz gibi insanı kirletmez çünkü insanda kalıcı değildir.Asıl insana yasak olan kalbden çıkan kötü düşüncelerdir bunlar da ölene kadar kalıcı olarak insanı yaşamı boyunca birçok kez kirletir. 



Sonuç olarak;anlaşılıyor ki Baba, Oğul ve Kutsal Ruh Pavlus ve Eflatun tarafından değil bizzat eski ahitte ve yeni ahitte Tanrı kendisini böyle tanıtmıştır. Barnaba iddiasına da burdan bakabilirsiniz(Barnaba ve İncili)

Kaynaklar
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Facebook Reklam

Blogger Template by Clairvo