7.12.2012

Kuran'ın Yazarı Ömer mi?

ÖMER'İN SÖZLERİNE GÖRE OLUŞAN KURAN


Müslümanlar sürekli İncil,Tevrat ve Zebur'a saldırarak değiştirildiğini ve Tanrı sözü olmadıklarını iddia edip duruyorlar.Oysa daha kendi kitaplarının kimin sözleri olduklarından haberleri yok.Kuran Tanrı'nın sözü mü yoksa Ömer'in sözü mü?Kuran ayetleri nasıl oluştu?

Ömer, şiir ve edebiyat alanında kendini o kadar geliştirmişti ki, ona herhangi bir konu verildiğinde, hemen anında güzel bir kompozisyon oluşturup şiir haline getirebilirdi.[1]

İbni Asakir,(ö.hicri 571) ’’kuran ayetleri inerken ömerin de görüşlerine yer verilmiştir; onu görüşleri de nazarı dikkate alınmıştı ’’ deyip ve bu konuda çok önemli bir üne sahip olan imam suyuti (ö.hicri 911),’’kuranın 21 ayeti ömerin görüşlerine uygun ,onları doğrular mahiyette inmiştir’’ diyor ve ekliyor: ’’ oysa bu sayıyı 30’a çıkaranlar da vardır.’’ Yine en azından adı geçen yazar kadar İslam camiasında ünlü olan ibni hacer askalani (ö.852 –h.) bu konuda bir hadis aktararak ‘’kuran 15 yerde ömerin görüşlerini doğrulamıştır ‘’ diyor.

Bu konuda en çarpıcı örnek ömerin oğlu Abdullah’tan geliyor. Abdullah aynen şöyle diyor: ‘’ herhangi bir konuda babam ömer ayrı,halk da ayrı karar verseydi,tartışmalı konuda gelecek olan kuran ayeti ille de babamın görüşlerini doğrular mahiyetteydi.’’ İmam şeybani de fedailül imameyn adlı yapıtında, ‘kuranın ayetleri ,21 konuda ömerin görüşleri doğrultusunda inmiştir’ diyor. İmam mücahit ise şöyle diyor: ‘bazen ömer fikir belirtirdi, kuran ayetleri de ona göre inerdi.

Diğer taraftan,bu konudaki açıklamayı yapan ömerin oğlu abdullahın,muhammedin yanında özel bir yeri olduğunu da belşrtmekte yarar vardır.yani bu ifadeyi kullanan kişi bayayı bir insan değildi. Muhammed,abdullaha daima ilgi gösterir ve onun Allaha hayır duaları yapardı.-tecridi sarih,no:1509’da belirtildiği gibi –ömer,muhammedin hadislerinden 537 adet rivayet etmişken,Abdullah muhammedden 2630,yani babasından yaklaşıkbeş kat daha fazla hadis aktarmıştır. İşte kuranın bazı ayetlerinin, ömerin görüşlerine göre şekillendiği iddiası, herhangi biri tarafından değil, bizzat Ömer’in oğlu ve aynı zamanda da Muhammed’in en güzde sahabelerinden biri tarafından rivayet edilmektedir.[2]

Ömerin görünüşüne uygun bir şekilde inen,onu doğrulayan ayetler;

1-Makam-ı İbrahim Ömer’in Teklifidir

ömer bir gün muhammede,kabede makamı İbrahim denilen yerde namaz kılsaydık-dua etseydik ne kadar güzel olurdu diye istekte bulunuyor. Ömerin bu sözleri üzerine aynı gün güneş batmadan bakara suresinin 125’inci ayeti iniyor:bu olayla ilgili olarak inen ayetin anlamı şöyle:
‘Hatırla (Ey Muhammed) o zamanı ki, biz o evi insanlar için sevap kazanmaya yönelik bir toplantı yeri ve güvenli bir sığınak yaptık. Siz de İbrahim'in makamından bir dua/namaz yeri edinin. İbrahim ve İsmail'e şu sözü ulaştırmıştık: "Tavaf edenler, kendini ibadete verenler, rükû-secde edenler için evimi temizleyin!’diye.[3]

Sahih-i Buhari - Bölüm 11 : KUR'ÂN-I KERÎMİN TEFSÎRİ BAHSİ Bakara Sûresi âyetlerinin tefsîri;Hz. Ömer'in ilâhî hükümlere uygun görüşleri;Makâm-ı İbrâhim HAZRETİ ÖMER'İN ÜÇ DİLEĞİNİN Enes b. Mâlik Ömer radiya'llahu anh'in şöyle dediği rivâyet olunmuştur: Üç şey (hakkındaki dileğim), Allah(ın vahyin)e tesâdüf etti. Yâhud Rabbim (in vahyi) ben (im dileğim) e muvâfık oldu: 1) Yâ Resûla'llah Makam-ı İbrâhim'i namazgâh ittihâz etseniz, dedim. (Bunun üzerine: ... âyeti nâzil oldu) 2) Yine ben: Yâ Resûla'llah huzûrunuza (maslahat îcâbı) sâlih, fâsik kimseler giriyor. (Kadınlarla görüşüyorlar). Ümmehât-ı Mü'minîn'e (= mü'minlerin anaları olan kadınlarınıza) örtünmelerini emretseniz, dedim. Bunun üzerine de Allah hicâb âyetini gönderdi. 3) Ömer der ki: Bir kere Resûlullah'ın (kıskançlık gösteren) bâzı kadınlarına darıldığını duymuştum. Bunun üzerine onların yanına giderek: Kadınlar! Ya (bu hıçınlığa) nihâyet verirsiniz, yâhud iyi biliniz ki Allah, sizin yerinize Peygamber'ine sizden daha hayırlı kadınlar verir, dedim. Nihâyet Peygamber'in kadınlarından birisinin (Ümm-i Seleme'nin) yanına varmıştım. Kadın bana: Ey Ömer! Resûlullah kadınlarına öğüt veremez mi ki, sen onlara va'zetmeğe kalkışıyorsun? Öğüt vermeğe ne selâhiyetin var ki, burada bize akıl hocalığı ediyorsun? demişti. Bunun üzerine de Azîz ve Celîl olan Allah: (Ey kadınlar! Şâyet sizi Peygamber boşarsa onun Rabb'i gerektir ki Peygamber'ine sizlerden daha hayırlı öyle zevceler verir ki, onlar müsilm mü'min, itâatli, tevbekâr, ibâdetli, oruçlu, dul, bâkir kadınlardır) meâlindeki âyet-i kerîmeyi gönderdi. 1678

2-Ömer’in Bakara Suresi’nin 97-98.Ayetleriyle İlişkisi

Bir gün Yahudi’nin biri Ömer’le, ‘’peygamberimize vahiy getiren Cebrail bizim düşmanımızdır; dolayısıyla biz onu sevmiyoruz. Zira o,hep kötü haberler getiriyor. Örneğin: dine uymayan bir toplumu cezalandırmak için meydana getirdiği deprem, kıtlık, kasırga, savaş vb… Ayrıca Cebrail insanları cehennemle de korkutuyor. Biz Yahudiler, Cebrail’i değil de; Mikail’i seviyoruz. Çünkü Mikail tabiat olaylarıyla meşguldür. Mesela: yağmur, yeşillik, rüzgâr, gibi…’’ şeklinde sohbet ediyor. Yahudi’nin bu sözüne karşı Ömer, ‘’her kim Allaha, meleklerine, peygamberlerine ve özellikle de Cebrail ve Mikail’e düşman kesilirse, bilsin ki Allah da inkârcıların düşmanıdır’’ biçiminde karşılık veriyor.

İslam tarihindeki bilgilere göre, Ömer bunları anlatırken, Muhammed de onların yanında bir odada oturup konuşmaları dinliyormuş. Ömer bu tartışmadan sonra Muhammed’in yanına varınca, kendisi Ömer’e, ‘’gel sana az önce inen bir ayeti bildireyim’’ diyor.

Kadı beydavi, Envarü’t-Tenzil adlı ünlü tefsirinde, bakara suresinin 98. Ayetiyle ilgili yorum yaparken, Muhammedi’n Ömer’e bu ayeti aktarırken kendisine, ‘’bak Allah senin görüşüne onay verdi’’ diye müjde verdiğini yazıyor.

Söz konusu elde edilen bakara suresinin 97. Ve 98. Ayetlerinde şöyle deniyor:

‘’De ki: Cebrail'e kim düşman ise şunu iyi bilsin ki Allah'ın izniyle Kuran’ı senin kalbine bir hidayet rehberi, önce gelen kitapları doğrulayıcı ve müminler için de müjdeci olarak o indirmiştir. Kim, Allah'a, meleklerine, peygamberlerine, Cebrail'e ve Mikail’e düşman olursa bilsin ki Allah da inkârcı kâfirlerin düşmanıdır’’

Ömer bu ayetleri Muhammed’den dinler dinlemez hemen kendisine, ‘’aslında bu konuda benimle bir Yahudi arasında az önce bir münakaşa çıktı; konu hakkında sana bilgi vermek için gelmiştim. Ama gördüm ki Allah benden önce bu konuda ayet göndermiş’’ diyor.[4]

3.Ömer’in Çoğu İsteği Ayetlerle Yanıtını Bulmuş

Mü’minun Suresinin 14.ayeti ilk önce,’’Sonra onu (nutfeyi) bir kan pıhtısı haline soktuk;daha sonra kan pıhtısını bir lokmacık et yaptık. Bu bir lokmacık eti,kemiklere çevirdik;bu kemikleri etle kapladık…Sonunda onu bambaşka bir yaratık (insan) olarak teşekkül ettirdik’’şeklinde iner. Bu ayet Muhammed tarafından anlatılırken,o anda orada bulunan Ömer, hayretini dile getirip ‘’Yapıp yaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir’’ der. Ömer’in bu ifadesinden bir süre sonra Muhammed Ömer’e ‘’Az önce Cebrail geldi ve Müminun Suresinin 14’üncü ayetinin sonunda şu cümleciğin de var olduğunu söyledi.(Ömer’in az önce ifade ettiği cümlenin tıpa tıp aynısını okuyor) Artık bundan sonra sonra biz ayeti, bu şekilde bilmeliyiz’’ diyor ve daha önce farlı inen ayetin son kısmına,‘’Yapıp yaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir’’ anlamındaki ifade eklenmiş oluyor ki, Cebrail ilk ayeti getirdiğinde Ömer onu kullanmış ve Muhammed de onu dinlemişti. Cebrail bir daha inmiş, eksik getirdiği ayeti bu şekilde tamamlamış oluyordu.

Burada şunu sormak lazım: Acaba Allah neden bu çok kısa olan ayeti önce eksik gönderdi de, Ömer’in iyi bir ifade kullanması sonucu bir daha Cebrail’i yollayıp tekrar düzenleme ihtiyacını duydu. Yoksa Kuran ayetleri Ömer’in sözlerine göre mi oluşuyor.


Kaynaklar

[1] Ali Tantavi,Naci Tantavi,Ahbari Ömer s.244

[2] Tecridi sarih,no:120-261;kütüb-i sitte,İbrahim canan tercemesi,12/449,no:4390;katfü’s semer fi muvafakat-i ömer…,no:708/121 süleymaniye kütüphanesi,İstanbul;tarihi hulefa ,117-122;tirmizi,menakıb,17,no;3682;diyanet yayınlarından O.keskioğlu,kuran bilgileri,s.36;halebi,insanül uyun,bedir savaşı bölümü,1/409;ibnül esir,üsdül gabe,no:3824;ali tantavi,Necati tantavi,ahbari ömer …s.378;besevi ,el marifetüvet-tarih,1/467.

[3] Tecridi sarih,120,261 ve 1678 nolu hadisler ve şerhleri;buhari,bakara tefsiri,9;namaz,32;Müslim,fedail-i sahabe,24,no:2399;tirmizi,bakara tefsiri,2,no:2959-60;kütüb-i sitte,İbrahim canan tercemesi,3/256,12/452;diyanet yayınlarından Osman keskioğlu,kuranı kerim bilgileri,s.36;Ahmet bin hanbel,müsned,1/24-36;ibnü’l cevzi,sıfat-ı safve,1/143;kadı beydavi,nesefi,ibn-i Abbas gibi müfessirlerin de tefsirlerinde –ahzab suresinin 53.ayetiyle ilgili değerlendirmelerinde –bu konuyla ilgili tespitleri mevcuttur.

[4] Tecridi sarih,no:261-2/352; Kadı beydavi, Envarü’t-Tenzil,bakara-98;suyuti,tarih-i hulefa,124;riyad-üt-talibin,708/125,s.348 ve itkan …,10.bölüm;vahidi,esbab-i nüzul,bakara-98;ali-naci tantavi,ahbari ömer,s.378.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Facebook Reklam

Blogger Template by Clairvo