ÖMER'İN
SÖZLERİNE GÖRE OLUŞAN KURAN
Müslümanlar sürekli İncil,Tevrat ve Zebur'a saldırarak değiştirildiğini ve Tanrı sözü olmadıklarını iddia edip duruyorlar.Oysa daha kendi kitaplarının kimin sözleri olduklarından haberleri yok.Kuran Tanrı'nın sözü mü yoksa Ömer'in sözü mü?Kuran ayetleri nasıl oluştu?
Ömer, şiir ve edebiyat alanında kendini o kadar geliştirmişti
ki, ona herhangi bir konu verildiğinde, hemen anında güzel bir kompozisyon
oluşturup şiir haline getirebilirdi.[1]
İbni Asakir,(ö.hicri 571) ’’kuran
ayetleri inerken ömerin de görüşlerine yer verilmiştir; onu görüşleri de nazarı
dikkate alınmıştı ’’ deyip ve bu konuda çok önemli bir üne sahip olan imam
suyuti (ö.hicri 911),’’kuranın 21 ayeti
ömerin görüşlerine uygun ,onları doğrular mahiyette inmiştir’’ diyor ve
ekliyor: ’’ oysa bu sayıyı 30’a
çıkaranlar da vardır.’’ Yine en azından adı geçen yazar kadar İslam
camiasında ünlü olan ibni hacer askalani (ö.852 –h.) bu konuda bir hadis
aktararak ‘’kuran 15 yerde ömerin görüşlerini doğrulamıştır ‘’ diyor.
Bu konuda en çarpıcı örnek ömerin oğlu Abdullah’tan geliyor.
Abdullah aynen şöyle diyor: ‘’ herhangi
bir konuda babam ömer ayrı,halk da ayrı karar verseydi,tartışmalı konuda
gelecek olan kuran ayeti ille de babamın görüşlerini doğrular mahiyetteydi.’’
İmam şeybani de fedailül imameyn adlı yapıtında, ‘kuranın ayetleri ,21 konuda ömerin görüşleri doğrultusunda inmiştir’
diyor. İmam mücahit ise şöyle diyor: ‘bazen
ömer fikir belirtirdi, kuran ayetleri de ona göre inerdi.’
Diğer taraftan,bu konudaki açıklamayı yapan ömerin oğlu
abdullahın,muhammedin yanında özel bir yeri olduğunu da belşrtmekte yarar
vardır.yani bu ifadeyi kullanan kişi bayayı bir insan değildi.
Muhammed,abdullaha daima ilgi gösterir ve onun Allaha hayır duaları
yapardı.-tecridi sarih,no:1509’da belirtildiği gibi –ömer,muhammedin
hadislerinden 537 adet rivayet etmişken,Abdullah muhammedden 2630,yani
babasından yaklaşıkbeş kat daha fazla hadis aktarmıştır. İşte kuranın bazı
ayetlerinin, ömerin görüşlerine göre şekillendiği iddiası, herhangi biri
tarafından değil, bizzat Ömer’in oğlu ve aynı zamanda da Muhammed’in en güzde
sahabelerinden biri tarafından rivayet edilmektedir.[2]
Ömerin görünüşüne uygun bir şekilde inen,onu doğrulayan
ayetler;
1-Makam-ı
İbrahim Ömer’in Teklifidir
ömer bir gün muhammede,kabede makamı İbrahim denilen yerde
namaz kılsaydık-dua etseydik ne kadar güzel olurdu diye istekte bulunuyor.
Ömerin bu sözleri üzerine aynı gün güneş batmadan bakara suresinin 125’inci
ayeti iniyor:bu olayla ilgili olarak inen ayetin anlamı şöyle:
‘Hatırla (Ey Muhammed) o zamanı ki, biz o evi insanlar için sevap
kazanmaya yönelik bir toplantı yeri ve güvenli bir sığınak yaptık. Siz de
İbrahim'in makamından bir dua/namaz yeri edinin. İbrahim ve İsmail'e şu sözü
ulaştırmıştık: "Tavaf edenler, kendini ibadete verenler, rükû-secde
edenler için evimi temizleyin!’diye.[3]
Sahih-i Buhari - Bölüm 11 : KUR'ÂN-I KERÎMİN
TEFSÎRİ BAHSİ Bakara Sûresi âyetlerinin
tefsîri;Hz. Ömer'in ilâhî hükümlere uygun görüşleri;Makâm-ı İbrâhim HAZRETİ
ÖMER'İN ÜÇ DİLEĞİNİN Enes b. Mâlik Ömer radiya'llahu anh'in şöyle dediği
rivâyet olunmuştur: Üç şey (hakkındaki dileğim), Allah(ın vahyin)e tesâdüf
etti. Yâhud Rabbim (in vahyi) ben (im dileğim) e muvâfık oldu: 1) Yâ
Resûla'llah Makam-ı İbrâhim'i namazgâh ittihâz etseniz, dedim. (Bunun üzerine: ...
âyeti nâzil oldu) 2) Yine ben: Yâ Resûla'llah huzûrunuza (maslahat îcâbı)
sâlih, fâsik kimseler giriyor. (Kadınlarla görüşüyorlar). Ümmehât-ı Mü'minîn'e
(= mü'minlerin anaları olan kadınlarınıza) örtünmelerini emretseniz, dedim.
Bunun üzerine de Allah hicâb âyetini gönderdi. 3) Ömer der ki: Bir kere
Resûlullah'ın (kıskançlık gösteren) bâzı kadınlarına darıldığını duymuştum.
Bunun üzerine onların yanına giderek: Kadınlar! Ya (bu hıçınlığa) nihâyet
verirsiniz, yâhud iyi biliniz ki Allah, sizin yerinize Peygamber'ine sizden
daha hayırlı kadınlar verir, dedim. Nihâyet Peygamber'in kadınlarından
birisinin (Ümm-i Seleme'nin) yanına varmıştım. Kadın bana: Ey Ömer! Resûlullah
kadınlarına öğüt veremez mi ki, sen onlara va'zetmeğe kalkışıyorsun? Öğüt
vermeğe ne selâhiyetin var ki, burada bize akıl hocalığı ediyorsun? demişti.
Bunun üzerine de Azîz ve Celîl olan Allah: (Ey kadınlar! Şâyet sizi Peygamber
boşarsa onun Rabb'i gerektir ki Peygamber'ine sizlerden daha hayırlı öyle
zevceler verir ki, onlar müsilm mü'min, itâatli, tevbekâr, ibâdetli, oruçlu,
dul, bâkir kadınlardır) meâlindeki âyet-i kerîmeyi gönderdi. 1678
2-Ömer’in Bakara Suresi’nin 97-98.Ayetleriyle İlişkisi
Bir
gün Yahudi’nin biri Ömer’le, ‘’peygamberimize vahiy getiren Cebrail bizim
düşmanımızdır; dolayısıyla biz onu sevmiyoruz. Zira o,hep kötü haberler
getiriyor. Örneğin: dine uymayan bir toplumu cezalandırmak için meydana
getirdiği deprem, kıtlık, kasırga, savaş vb… Ayrıca Cebrail insanları
cehennemle de korkutuyor. Biz Yahudiler, Cebrail’i değil de; Mikail’i
seviyoruz. Çünkü Mikail tabiat olaylarıyla meşguldür. Mesela: yağmur, yeşillik,
rüzgâr, gibi…’’ şeklinde sohbet ediyor. Yahudi’nin bu sözüne karşı Ömer, ‘’her
kim Allaha, meleklerine, peygamberlerine ve özellikle de Cebrail ve Mikail’e
düşman kesilirse, bilsin ki Allah da inkârcıların düşmanıdır’’ biçiminde
karşılık veriyor.
İslam
tarihindeki bilgilere göre, Ömer bunları anlatırken, Muhammed de onların
yanında bir odada oturup konuşmaları dinliyormuş. Ömer bu tartışmadan sonra
Muhammed’in yanına varınca, kendisi Ömer’e, ‘’gel sana az önce inen bir ayeti
bildireyim’’ diyor.
Kadı
beydavi, Envarü’t-Tenzil adlı ünlü tefsirinde, bakara suresinin 98. Ayetiyle
ilgili yorum yaparken, Muhammedi’n Ömer’e bu ayeti aktarırken kendisine, ‘’bak
Allah senin görüşüne onay verdi’’ diye müjde verdiğini yazıyor.
Söz konusu
elde edilen bakara suresinin 97. Ve 98. Ayetlerinde şöyle deniyor:
‘’De ki: Cebrail'e kim düşman ise şunu iyi bilsin ki Allah'ın
izniyle Kuran’ı senin kalbine bir hidayet rehberi, önce gelen kitapları
doğrulayıcı ve müminler için de müjdeci olarak o indirmiştir. Kim, Allah'a,
meleklerine, peygamberlerine, Cebrail'e ve Mikail’e düşman olursa bilsin ki
Allah da inkârcı kâfirlerin düşmanıdır’’
Ömer bu
ayetleri Muhammed’den dinler dinlemez hemen kendisine, ‘’aslında bu konuda
benimle bir Yahudi arasında az önce bir münakaşa çıktı; konu hakkında sana
bilgi vermek için gelmiştim. Ama gördüm ki Allah benden önce bu konuda ayet
göndermiş’’ diyor.[4]
3.Ömer’in Çoğu İsteği Ayetlerle Yanıtını Bulmuş
Mü’minun
Suresinin 14.ayeti ilk önce,’’Sonra onu (nutfeyi) bir kan pıhtısı haline
soktuk;daha sonra kan pıhtısını bir lokmacık et yaptık. Bu bir lokmacık
eti,kemiklere çevirdik;bu kemikleri etle kapladık…Sonunda onu bambaşka bir
yaratık (insan) olarak teşekkül ettirdik’’şeklinde iner. Bu ayet Muhammed
tarafından anlatılırken,o anda orada bulunan Ömer, hayretini dile getirip
‘’Yapıp yaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir’’ der. Ömer’in bu
ifadesinden bir süre sonra Muhammed Ömer’e ‘’Az önce Cebrail geldi ve Müminun
Suresinin 14’üncü ayetinin sonunda şu cümleciğin de var olduğunu
söyledi.(Ömer’in az önce ifade ettiği cümlenin tıpa tıp aynısını okuyor) Artık
bundan sonra sonra biz ayeti, bu şekilde bilmeliyiz’’ diyor ve daha önce farlı
inen ayetin son kısmına,‘’Yapıp yaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir’’
anlamındaki ifade eklenmiş oluyor ki, Cebrail ilk ayeti getirdiğinde Ömer onu
kullanmış ve Muhammed de onu dinlemişti. Cebrail bir daha inmiş, eksik
getirdiği ayeti bu şekilde tamamlamış oluyordu.
Burada
şunu sormak lazım: Acaba Allah neden bu çok kısa olan ayeti önce eksik gönderdi
de, Ömer’in iyi bir ifade kullanması sonucu bir daha Cebrail’i yollayıp tekrar
düzenleme ihtiyacını duydu. Yoksa Kuran ayetleri Ömer’in sözlerine göre mi
oluşuyor.
[2] Tecridi
sarih,no:120-261;kütüb-i sitte,İbrahim canan tercemesi,12/449,no:4390;katfü’s
semer fi muvafakat-i ömer…,no:708/121 süleymaniye kütüphanesi,İstanbul;tarihi
hulefa ,117-122;tirmizi,menakıb,17,no;3682;diyanet yayınlarından
O.keskioğlu,kuran bilgileri,s.36;halebi,insanül uyun,bedir savaşı
bölümü,1/409;ibnül esir,üsdül gabe,no:3824;ali tantavi,Necati tantavi,ahbari
ömer …s.378;besevi ,el marifetüvet-tarih,1/467.
[3]
Tecridi sarih,120,261
ve 1678 nolu hadisler ve şerhleri;buhari,bakara
tefsiri,9;namaz,32;Müslim,fedail-i sahabe,24,no:2399;tirmizi,bakara
tefsiri,2,no:2959-60;kütüb-i sitte,İbrahim canan tercemesi,3/256,12/452;diyanet
yayınlarından Osman keskioğlu,kuranı kerim bilgileri,s.36;Ahmet bin
hanbel,müsned,1/24-36;ibnü’l cevzi,sıfat-ı safve,1/143;kadı
beydavi,nesefi,ibn-i Abbas gibi müfessirlerin de tefsirlerinde –ahzab suresinin
53.ayetiyle ilgili değerlendirmelerinde –bu konuyla ilgili tespitleri
mevcuttur.
[4] Tecridi
sarih,no:261-2/352; Kadı beydavi, Envarü’t-Tenzil,bakara-98;suyuti,tarih-i
hulefa,124;riyad-üt-talibin,708/125,s.348 ve itkan …,10.bölüm;vahidi,esbab-i
nüzul,bakara-98;ali-naci tantavi,ahbari ömer,s.378.