27.11.2012

İznik Konseyinde Ne Oldu?

İznik Konseyi Toplantısı Tasviri

Türkiye’de yaygın olan uydurma bir hikâyeye göre, M.S. 325’te toplanan İznik Konseyinde rahipler bir yığın İncîl’den dördünü seçip diğerlerini yok etmişlerdir. Bu aslı astarı olmayan hikayeye inanılması gerçekten son derece şaşırtıcı bir şeydir. İznik Konsülünün, bir yığın İncîl’den dört tane seçip diğerlerini imha etmek için toplandığını ileri sürmek, tarihi gerçekleri saptırmaktan başka bir şey değildir.

Tarih ilmini iyi bilenler bilirler ki: Tarihte cereyan ettiği söylenen bir hadiseyi doğrulamanın tek yolu o hadisenin görgü şahitlerinin yazılarını incelemek ve değerlendirmektir. Tarih ilmi bundan ibarettir. İznik konseyi ile ilgili bilinen tarihi kaynaklar sadece o konseye katılan ve orada konuşmaları kaydeden Evstatyus, Atanasyus ve Eusebyus’un eserleridir. Bu belgeler (1) konsey başkanı olan Antakyalı Evstatyus’un bir eseri; (2) Atanasyus’un İznik Konseyinin Kararları adlı eseridir ve M.S. 350 ile 354 yılları arasında yazmıştır ayrıca 369 yılında Kuzey Afrikalı dini liderlere yazdığı bir mektup; ve (3) Sezariyeli Eusebyus’un 325 yılında yazdığı bir mektuptan oluşmaktadır. Bunlardan başka hiçbir kaynak yoktur.1 
Konsil, İmparator Konstantin tarafından toplanmıştır. Konstantin’in bu davetine 2.048 patrik ve piskopos uyarak konsile katıldı.2 Mevcut eski belgelere göre İznik konseyi M.S. 325 yılında, 20 Mayıs’ta başlayan oturumlar 25 Temmuz’a kadar sürdü.3 

Esasen Katolik olup, doktorasını İslâmiyet üzerine yapan Prof. Dr. Thomas Michel, İznik Konseyinin esas tarihini çok iyi bilmektedir. Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesinde Dinler Tarihi programı çerçevesinde Hıristiyan Teolojisi ve dinine girişle ilgili dersler veren Michel, sömestr sonunda İlâhiyat Fakültesinden bazı meslektaşlarının derslerini Türkçeye çevirerek bir kitap halinde derlemelerini önermeleri üzerine, “Hıristiyan Tanrıbilimine Giriş” adlı kitabını yazmıştır. Prof. Dr. Michel bu kitabında İznik Konseyinin neden toplandığını ve neyin tartışıldığını şöyle anlatıyor.

“İskenderiyeli iki tanrıbilimci olan Atanasyus ve Aryus arasında başlayan tartışma tüm Hıristiyan Kilisesine yayıldı ve İlk Ökümenik (Evrensel) Konsilin İznik’te toplanmasına neden oldu. Atanasyus (ö. 373) ve Aryus (ö. 336) Tanrı Kelâmının olmakla birlikte, Kelâmın doğasını farklı şekilde algılıyorlardı. Atanasyus’a göre İsâ’da beden alan Kelâm, yani Tanrı Sözü, ezeliydi, yaratılmamıştı ve baştan beri Tanrıyla birlikte idi.

Aryus’a göre ise Tanrı Kelâmı ezeli değildi, Tanrı tarafından, evren yaratılmadan önce ama zaman içinde yaratılmıştı. Aryus’a göre İsâ’da ezeli, yaratılmamış Kelâm değil, bir yaratık beden almıştı. (Apolojetik literatürü (Kelâm) inceleyen Müslümanlar, sonradan Müslüman tanrıbilimcileri arasında Tanrı Kelâmı konusunda gelişen tartışma ile bir benzerlik farkedeceklerdir. “Eş’ari” konumu Atanasyus’ınkini anımsatır, “Mu’tezile” görüşü ise Aryus’unkine yakındır.)

Tartışma Kilisede uyuşmazlıklara neden olduğundan, hangi ifadenin gerçeğe daha yakın olduğuna karar vermek üzere Konstantin İznik Konsilini topladı. Konsil Atanasyus’ın ileri sürdüğü formülü onayladı ve Aryus’unkini reddetti. Konsilin saptadığı ve imanın kısa özetini içeren Credo (Amentü - İman ikarı)da Tanrı Kelâmının bir yaratıktan değil, Tanrının gerçek doğasından ileri geldiği belirtildi.”4 

Tarihsel kaynaklara göre İznik Konseyine katılanlar sadece İsâ Mesih’in Tanrılığını tartışmak için toplanmışlardır. Bazılarının yanlış olarak düşündüklerinin aksine, İznik Konseyinde İncîl metni tartışılmadı. Atanasyus ve Aryus, karşıt tezleri savunmak için aynı İncîl metnini kullandılar.5 Konseye katılanlar arasında İncîl metni ya da içeriği konusunda her hangi bir ihtilafın olduğu kesinlikle kaydedilmemiştir. 

Uzun tartışmalardan sonra, konsey, İsa Mesih’in Tanrı’yla aynı öze sahip olduğu görüşünü benimsedi. Konseyin sonunda İsâ Mesih’in Tanrı olduğu ortak bir bildirgeyle kabul edilmiştir. M.S. 325’te İznik’teki konseyde hazırlanan ve bugünkü Mesih İnanlıların mezheplerinin hemen hemen hepsince kabul edilen inanç bildirgesi şöyledir:

“Her şeye gücü yeten, görülen ve görülmeyen, bütün şeylerin Yaradanı olan bir tek Baba Allah’a inanıyoruz;Bir tek Rab İsâ Mesih’e inanıyoruz: Allah’ın Oğlu,Baba’dan doğan biricik Oğul, yani Baba’nın özvarlığından oluşan Allah’tan Allah, Nurdan Nur, gerçek Allah’tan gelen gerçek Allah, yaratılmış değil,doğurulmuş, Baba’nın aynı öz varlığına sahip olan,Kendi aracılığıyla gökteki ve yerdeki her sey yapılmış,biz insanlar için ve kurtuluşumuz için gökten inmiş,insan bedeni almış ve insanlar arasında yaşamış,sıkıntı çekmiş ve üçüncü günde ölümden dirilmiş, göğe yükselmiş, dirilerle ölüleri yargılamaya gelecek olan O’dur; Ve Kutsal Ruh’a da inanıyoruz.”6 

İşte, gerçekler ortada. İznik Konseyi’nde İncîl tahrif edilmemiş, değiştirilmemiştir. Zaten M.S. 325 yılında İncîl’i tahrif etmek imkânsız bir iş olurdu. O tarihe gelindiğinde Hindistan’dan İrlanda’ya, Etiyopya’dan Kuzey Almanya’ya kadar her yerde İsâ Mesih’e inanan topluluklar vardı. Ayrıca, İsâ’nın Tanrılığı hakkındaki inanç, İznik Konseyinde uydurulmuş değildir, başlangıçtan beri ve her devirde bütün Mesih topluluklarınca benimsenmiştir. Bu inanç bildirisi hemen hemen tüm Mesih inanlılarınca kabul edilmektedir. Örneğin, eğer bir kimse neye inandığımız öğrenmek istiyorsa, Kutsal Kitapta öğretilen doktrin sistemini içerdiğini kabul ettiğimiz bildirge açıklamalara baksın. Westminister İnanç Açıklaması ile Elçilerin İnanç Bildirgesini karşılaştırması yeterli olacaktır.

Kaynaklar
1. Moran, Hakikat ve Dalalet, s. 13.
2. Barraclough, The Mediveal Papacy, s. 10.
3. Karataş, Gerçekleri Saptıranlar, s. 33.
4. Michel, Hıristiyan Tanrıbilimine Giriş, ss. 99-100.
5. Barker, O’nun İzinde, s. 46.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Facebook Reklam

Blogger Template by Clairvo